Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sosyolog Edward Shils modern entelektüelin klasikleşmiş bir tanımını şöyle yapmıştır: Her toplumda...kutsal olana yönelik sıradışı bir duyarlığa sahip, içinde bulundukları evrenin doğası ve toplumlarını yönlendiren kurallar hakkında birçok insandan daha fazla düşünen bazı insanlar vardır. Her toplumda, aynı toplumu paylaştığı, çoğunluğu oluşturan sıradan insanlardan daha sorgulayıcı; gündelik hayatın daha dolayımsız, somut durumlarından daha genel bir nitelik taşıyan ve zamanla mekândaki göndermeleri daha uzak olan simgelerle ilişki içinde olmayı daha sık arzulayan bir azınlık vardır. Bu azınlıkta, arayışlarını sözlü ve yazılı söylem, şiirsel ya da plastik ifade, tarih yazımı, törenler ve tapınma edimleri yoluyla dışsallaştırma ihtiyacı hissedilir. Bütün toplumlarda entelektüellerin varoluşuna, dolayımsız somut deneyim perdesinin ötesine geçme yolundaki bu içsel ihtiyaç damgasını vurur.
Sayfa 45 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Geleneğin kalesi olduğu düşünülen dini hayatta bile her zaman bir yenilik baskısı söz konusudur. / Edward Shils
Paradigma Yayınları
Reklam
Edward Shils
‘Yeni toplumun bir kitle toplumu olması, tam olarak nüfus kitlesinin olduğu gibi toplumun içine alınması anlamındadır. Toplumun merkezi -merkezdeki kurumlar ve bu kurumları yönlendiren, meşrulaştıran merkezi değer sistemleri- sınırlarını aşmıştır. Nüfusun büyük bir bölümü (“kitle”) artık merkezle, modern öncesi toplumlarda olduğundan da, modern toplumların erken dönemlerinde olduğundan da çok daha yakın bir ilişki içindedir. Daha önceki toplumlarda, insanların önemli bir bölümü, genellikle çoğunluğu, “yabancı” doğuyordu ve ömrünün sonuna kadar da “yabancı” kalıyordu.’
Sayfa 81 - Yapı Kredi Yayınları
Edward Shils
Her toplumda ... kutsal olana yönelik sıradışı bir duyarlığa sahip, içinde bulunduklan evrenin doğası ve toplumlarını yönlendiren kurallar hakkında birçok insandan daha fazla düşünen bazı kişiler vardır. Her toplumda, aynı toplumu paylaştığı, çoğunluğu oluşturan sıradan insanlardan daha sorgulayıcı; gündelik hayatın dolayımsız, somut durumlanndan daha genel bir nitelik taşıyan ve zamanla mekandaki gönderineleri daha uzak olan simgelerle ilişki içinde olmayı daha sık arzulayan bir azınlık vardır. Bu azınlıkta, arayışlarını sözlü ve yazılı söylem, şiirsel ya da plastik ifade, tarih yazımı, törenler ve tapınma. ediroleri yoluyla dışsallaştırma ihtiyacı hissedilir. B.ütün toplumlarda entelektüellerin varoluşuna, dolayımsız somut deneyim perdesinin ötesine geçme yolundald bu içsel ihtiyaç damgasını vurur.