318 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Gökte ki tüm yıldızlar yağsın Yaşar Kamel ‘ee... İnce Memed serisi benim en sevdıgımdır ama “Bir ada hikayesı” senı daha cok etkıleyecek dıyenlerın haklı olduğunu görüyor gıbıyım.... mübadiller,donarak ölen 90 bin kişi,Ezdidiler’in yüz yıllardır katledilişi.... Yaşar Kemal okurken burnuma köpüklü ,odayı kaplayan kahve kokusu geliyor ...
Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
Fırat Suyu Kan Akıyor BaksanaYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20206,6bin okunma
·
Puan vermedi
henüz bitirmedim ama yazmak istiyorum. Don Kişot sen çok iyi bir insansın.Ama bu iş sana göre değil anlasan artık.Insanlar iyi değiller herkes yardımı haketmiyor.Istenmedikçe iyilik yaparsan sonunda sana hep ee yapmasaydın diyorlar.istediklerinde de ee yapmasaydın deme ihtimalleride yüksek. Ama sen hiç pes etmedin inandığın yolda devam ettin.Kendine ve insanlara güvendin.Haklı da çıktın.2020 yılındayız hala seni Don Kişotu konuşuyoruz.
Don Kişot
Don KişotMiguel de Cervantes · İskele Yayıncılık · 202123,1bin okunma
Reklam
432 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
Çok ilginç bir kitap, daha doğrusu günlük fotokopisi. İstanbul İngiliz ticaret odasının günlüğü. İlk günlerde alınan kararlar şu şekilde -Türk hükümetine sadece şekerden vergi alma hakkı verildi.( şeker içeren alkol, bisküvi vb vergi alamaz) s-47 -Türk hükümetine ithal mallardan %11 gümrük vergisi alma hakkı verildi. S-81 -cumartesi öğleden sonrayı tatil ilan edelim. S-107,139 Derken işler 1921 ortalarında değişmeye başlıyor. -istanbul dünyanın en pahalı şehri oluyor ve liranın sterline karşı inanılmaz yükselişi başlıyor. Kuru sabitleme çalışmaları cabası. S-297,335 -başka kaynaklarda rastladığım,Atatürk’ün,ihraç mallarının Anadoludan çıkışını yasaklaması, günlüklere “temel ihtiyaç ürünlerine bile muhtaç hale geldik” şeklinde yansıyor. -Anadoluya giriş çıkış olmayınca İstanbulda ithal mallar çakılı kalıyor, ee tabi gemiler geri götürecek mal da bulamıyor. 1922 ye gelince ingiliz hükümeti Britanya dışındaki tacir vatandaşlarına savaş zararı tazminatı vermeyeceğini açıklıyor. İstanbuldaki tacirler biz öyle zarar ettik böyle battık yandık diye diye terk ediyorlar istanbulu. Tabi osmanlıdan tazminat koparabiliriz umuduyla temsilci bırakıp...
İstanbul’da İşgal Günleri
İstanbul’da İşgal GünleriKolektif · Kronik Kitap Yayınları · 202011 okunma
176 syf.
·
Puan vermedi
·
23 günde okudu
Öncelikle öyle bir dönemde yaşıyoruz ki elimde kitabı gören öğrencilerim "mahremiyet" ne demek diye sordular. Yok artık biliyor olmalısınız dedim ama gerçekten de bilmiyorlardı. O zaman bırakalım dijitalde mahremiyeti önce bir mahremiyet ne demek onu açıklayalım; gizli olan,sana özel olan,korunması gereken diyorum. Ee bu zamanda kaldı mı böyle özel,gizli korunan? İnsanların yatak odalarını,ev hallerini bile çok rahat paylaştığı sosyal medyada mahremiyet kimin aklına geliyor? İşte gelmesi gerektiğini anlatan kitap bu kitap. Çünkü sen özelsin biriciksin,Allah seni birtanecik yarattı, hiç tanımadığın birinin senin özeline girmeye hakkı yok,onu senin gibi özel olanlara sakla diyor. Yolda geçse yüzüne bakmayacağın insanları odandan içeri,hayatına sokma diyor. Bölüm sonlarına da bazı testler koyarak okuduklarından bir ders çıkarmadıysan test sonucuna göre tekrar bak diyor. "Tüh,pis,kaka tamamen internetten kop!.." da demiyor bilinçli kullan bağımlı olma diyor. Hayatını ele geçirip reklam arası hayatını yaşama sadece gereken noktalarda,gerektiği kadar sok hayatına. Zaman zaman sosyal medya detoksu yaparak kendine daha çok zaman ayır diyor. Kısacası günümüzde iki kere tavsiye bir kitap,sadece sorunları söyleyip bıraksaydı da eminim yine yeterince iyi olmazdı ama kendince çözüm önerileri de sunarak yol gösteriyor. Gençlerin okumasını(liseli,üniversiteli,belki ortaokul-anlayamadıkları yerler olabilir ondan)özellikle tavsiye ederim.
Dijital Mahremiyet
Dijital MahremiyetHarun Özdemir · İnsan ve Hayat Kitaplığı · 2020321 okunma
221 syf.
·
Puan vermedi
·
17 günde okudu
+268
Savaşçının laneti Vay vay vay vay demek istiyorum. İki oturuşta tamamen bitirdim. İhanet üstüne ihanet, bu kadar çok ihanete en son yaprak dökümü izlerken şahit olmuştum. Kim kimin babası kim kimin aşkı anlamak için beynimi iyice zorladım. Göz renklerinden tahminlerde bulundum. Gizem üstüne gizem, kah geçmişe gittik kah günümüze döndük kah ruhlar
Savaşçı'nın Laneti
Savaşçı'nın LanetiDila Beyaz · Arete Yayınları · 20242 okunma
440 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Ünlü ve başarılı doktor Henry Steadman, konuşmacı olarak katılacağı konferansa giderken polis tarafından durdurulur ve haksız yere suçlanır. Henry, polise derdini anlatmaya çalışırken olay yerine bir araç yaklaşır ve polis memuru öldürülür. Katili tam olarak göremeyen Henry, doktor olarak müdahale etmeye çalışır ancak suçun üzerine kalacağını farkedip katili yakalamak için peşine düşer. '15 Saniye'de hayatı altüst olan doktor, suçsuzluğunu kanıtlamanın peşindedir ancak katilin çok farklı planları vardır. Polisiye izlemeyi de okumayı da çok seviyorum. Hele bir de dahice planlanmış bir kurguya sahipse, yeri başka oluyor bende. Bu kitapta bence iki noktada sorun vardı. İlki, katilin motivasyonu haklı sebebe dayanmıyordu. Ama tabi bunu takıntı, saplantı vs diye de geçiştirebiliriz. İkincisi ve biraz da zorlama bulduğum kısım ise; doktorun, katilin peşinden gitmesiydi. Gitmeyip olay yerinde kalsa en fazla birkaç günlüğüne gözaltına alınır, önünde sonunda suçsuzluğu ispat edilirdi. Katilin tüm planı bu duruma bağlı olduğu için onun da planları altüst olmuş olurdu. Bu noktada katilin peşinden gitmek için daha güçlü bir sebebe ihtiyaç olmalıydı bence. Tüm bunlara rağmen, önce 'katil kim?' sonra 'ee şimdi ne olacak?' sorularıyla ve akıcı diliyle kitap kendini okutuyor. Ama yine de beklentiyi düşük tutarak okumak en iyisi
15 Saniye
15 SaniyeAndrew Gross · Arkadya Yayınları · 2014738 okunma
Reklam
108 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.