Ancak ölüm kadar basit bir sonun peşinde değildi. Peşinde olduğu, hayatından çok daha fazlasıydı. Ne de olsa atacağı her adımı avucunun içi gibi biliyordu. Başarılı doktor Henry Steadman konuşmacı olarak katılacağı konferansa doğru yol alırken birkaç saniye içinde başına geleceklerden habersizdir. Kırmızı ışıkta geçtiği gerekçesiyle polis tarafından durdurulduktan sonra sorgulamanın boyutu da değişir. Belediye binasında ne işi vardır? Beraberindeki kadın kimdir?
Henry neyin içine düştüğünü anlayamadan olay yerine bir araç yaklaşır ve açılan ateşle polis memuru öldürülür. Görgü tanıklarına göreyse katil doktordan başkası değildir. Başka bir cinayetin de üzerine yıkılmasıyla soğukkanlı bir psikopatın, dâhice kurguladığı bir labirentin içinde sıkışıp kaldığını anlayacaktır.
Üstelik söz konusu olan artık yalnızca kendi hayatı değildir. Sevdiklerini kurtarmak için bu oyunu oynamak zorundadır. Oyununsa tek bir kuralı vardır: Hayatta kalmayı başar ve asla teslim olma.
(Tanıtım Bülteninden)
Başarılı doktor Steadman konferans için gittiği kasabada rutin trafik kontrolünden geçerken sinirler gerilmişti. Polis memuru Martinez sert tavırları ile onu adeta çileden çıkarmıştı...
Steadman bir cinayete tanık olmuş ve avukat olan arkadaşı Mike aramış ve yardım istemişti hesap etmediği ise arkadaşının evinde karşılaşacağı ikinci cinayetti....
Artık tüm kanıtlar onu işaret ediyordu ama daha fazlası ile karşılacağını ve hayatının kontrolünün elinden alınışına firari olarak şahit olacağından habersizdi...
Polis merkezinde sosyal yardım biriminden Carrie 'yi arayıp suçsuzluğunu anlatmaya çalışsada başarılı olacağından şüphe duyuyordu...
Birileri onun hayatını elinden almaya çalışıyordu ve bunun sebebini bir türlü çözemiyordu...
Açıkcası ben kitabı okurken keyif aldım. Alışılmışın dışında bir polisiye,katil belli fakat kurgu ilginçti. Ben beğendiğim kitaplara ekledim...
İki baba.. iki kız çocuğu. İkiside aslında kızları için bişeyler yapıyor... bence harika bi roman en başta suçlu belli olsada sonunun nasıl biteceğini merak etmeden duramıyor insan. Vede kişiler arasındaki bağlantı muhteşem kurulmuş. Okunması gereken bi kitap diyebilirim. Okurken gözlerinizin önünde sahneler canlanıyor.
Kitaba başlar başlamaz bir günde bitti. Kitap büyük puntolarla basılmış 440 sayfa olduğuna bakmayın sakın, normalde en fazla 200 sayfa gibi düşünün. Polisiye gerilim tarzında değişik bir konusu var. Bir solukta okunup bitiyor. Bir daha okurmusun derseniz, kesinlikle bi daha okumam.
Polisiye gerilim tarzını sevenlere akıcı ve güzel bir anlatımla yazılmış sürükleyici bir roman. Ancak katilin ta en başından belli olarak hikayenin devam etmesi okurun heyecanını düşürüyor.
Sürükleyici bir özelliği olması.. ve,
sayfaları sabırsızlıkla okumaya çalışacağınız bir kitap.
Başarılı bir doktorun arkadaşına golf oynamaya gitmesi ve yolda bir polis memuru tarafından durdurulup ceza alması ve polisin olay yerinde şüpheli birileri tarafından vurulması ile olaylar başlıyor.Diğer yandan bir babanın kızının uyuşturucu yüzünden kaza yapıp anne ve çoçuğunu öldürmesi üzerine kızı için çabalaması.Doktor ise polis mevzusunun üzerine kalmasıyla Los Angeles polis memuru bir bayanla tesadüfü tanışmasıyla olayların üzerine gitmektedir.Jean christophe grangenin arka bahçesinde dolaşan Andrew Gross okuyucuyu üzmüyor.
Gayet akıcı ve güzel kurgulanmış bir kitap .Bir çırpıda okuyorsunuz.Tavsiye ederim.
Kitabın başında iki farklı olay, iki farklı baba ve ikisi de kızları için her şeyi yapabilir.
Birinin kızı ölümlü kaza nedeniyle hapishane , diğerinin ki ise kaçırılmış. Dr. Henry Steadman hem kızını kurtarmak hemde üzerine kalan cinayetlerden dolayı masumiyetini kanıtlamak zorunda. Bu iki farklı olay kitabın ortalarında birleşiyor , katil belli oluyor. Bu heyecanı biraz düşürse de kitap akıcılığını kaybetmiyor. Kurgu güzel, macera sevenlerin hoşuna gidecek bir kitap.
Bir kitabı okurken beklediğim şeyler var.15 Saniye kitabı bütün istediklerimi veremedi.Kitapta bazı şeyler eksikti.Sürekli olarak doktorun bir yerden kaçması ve kızını kaçıran kişiyi bulması üzerine kurulmuş.Kitabın sonu belli.Ben bu tarz kitapların yazılmaktan çok filme çekilmesi taraftarıyım.Bu kitabı film olarak seyretseydim daha çok beğenirdim.Aksiyon film kategorisinde bekleneni verebileceğini düşünüyorum.
Bir Arkadya kitabının daha sonuna geldik . Öncelikle başlarda yazarın dilini sıkıcı bulduğum su götürmez bir gerçek . Of bitsin artık modunda okuyordum . Sonradan gizem artmaya başladı .
Katili tahmin etmek fazla zamanımı almadı . Gerilimden daha çok gizem barındıran bir kitap . Heyecanlı ve akıcı bulsam da başlarında fazlaca sıkıldığım ve sonu belli olduğu için benden bir 7 puan .
Kitaptan 16 Alıntı
Vaktiyle birisi on gün demişti. İnsanın hayatında gerçek anlamda "mükemmel" geçirdiği gün sayısı on günmüş.
15 Saniye, Andrew Gross (Sayfa 15)
Sinirimi en çok bozan şeylerden biri de insanların üzerlerindeki üniformaları sırf karşılarındaki insanları bezdirmek için keyfe keder kullanmalarıydı.
Ve ters giden zincirin son halkası da kendisiydi.
Tıpkı kafese girmekten hoşlanmayan mağrur bir hayvan gibiydi.
Onu kanatmak için kalbini sökmek gerekliydi.
Daha bir saat önce bugünün hayatımın en güzel günü olacağı düşüncesiyle kasabaya giriş yapmıştım.
Bir heyecan dalgasının içine düşmüş gibiydim.Ve her ne kadar kendime hakim olmaya çalıştıysam da elimde olmadan şaşkınlık içinde gülümsedim.
Herkesin işlediği bir suç ya da sakladığı bir gerçek vardır. Ne olduğunu bulmak için tek yapmanız gereken yeterince dikkatli bakmaktır.
Ve ben ona sarılıp minnetimi göstersem mi, yoksa ardıma bakmadan kaçsam mı bilemiyordum.
Kim sırf bana acı çektirmek için masumların canına gözünü kırpmadan kıyabilirdi?
