Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ekmek,sabun ve aşk
Öyle bir sevgilim olsun istiyorum ki , ne demek istediğimi bakışlarımdan anlasın. Sözle değil, gözlerimizin bakışıyla anlaşalım.
Ekmek, Sabun ve Aşk
Öyle bir sevgilim olsun istiyorum ki ne demek istediğimi bakışlarımdan anlasın. Sözle değil gözlerimizin bakışıyla anlaşalım. Sonra küçücük bir evimiz, çok değil iki oda bir salonlu... Amma fitne fücur şehirlerde değil şehirlerden, motor gürültüsünden, radyo sesinden uzakta, engin bir denizin kenarında ki bir ormanın içinde..
Reklam
Bedeni Doyuran Ekmek, Ruhun Acılarına Deva Olmaz. Bedeni Tertemiz Eden Ne Su Ne Sabun Ruhun Kirini Sökemez. Maddi Anlamda Tertemiz, İlmî Manada Fevkâlede Olan Biri, Ruhi Manada Kirliyse , Şeytan’a Oyuncak Olmaktan Kurtulamaz.
Ekmek, Sabun ve Aşk ( Öykğ)
Bir gün, bizde insan mıyız? dedi, " Otuz beş lira maaş ve koca bir ay mahpusluk! Sizinle aramızdaki fark ne? Bizim bu işin gönüllüsü olduğumuz mu?
Sayfa 31 - Everest
Tıp tarihinde, kendisini sahanda yumurta sanan bir adamın öyküsü vardır. Bu düşüncenin ne zaman belirdiğini kimse tam olarak bilmiyordu ama adam "kendini döker" ve "sarısını ortalığa akıtır" korkusuyla herhangi bir yere oturmayı reddediyordu. Doktorlar adamın korkularını azaltmak için sakinleştiriciler ve çeşitli ilaçlar denemişlerdi ama hiçbiri işe yaramıyordu. Sonunda biri delirmiş hastasının düşünce tarzını kavramaya çalışıp, bundan sonra yanında hep bir dilim kızarmış ekmek taşıması gerektiğini, bu kızarmış ekmeği istediği koltuğun üzerine koyabileceğini ve böylece dökülmekten kurtulabileceğini söylemişti. O günden sonra adam kızarmış ekmeği yanından hiç eksik etmemiş ve öyle ya da böyle daha normal bir varoluş sürdürmeyi başarmıştı.Nedir bu öykünün anlamı? Bir yanılsama içinde yaşanmasına karşın (âşık olmak; insanın kendisini yumurta sanması), bu durumun tamamlayıcı öğesi bulunursa (aynı yanılsama içinde bulunan Chloe gibi bir sevgili; bir dilim kızarmış ekmek), o zaman her şey yolunda gidebilir. Yanılsamalar kendi içinde zararlı değildirler aslında, ama insan onlara inanmakta yalnızsa canını acıtabilirler, o yanılsamaları kontrol altında tutacak bir çevre gerekir. Chloe de ben de aşk denilen rizikolu sabun köpüğüne inandığımız sürece, otobüsün kırmızı olup olmamasının ne önemi vardı ki?
“Tıp tarihinde, kendisini sahanda yumurta sanan bir adamın öyküsü vardır. Bu düşüncenin ne zaman belirdiğini kimse tam olarak bilmiyordu ama adam "kendini döker" ve "sarısını ortalığa akıtır" korkusuyla herhangi bir yere oturmayı reddediyordu. Doktorlar adamın korkularını azaltmak için sakinleştiriciler ve çeşitli ilaçlar denemişlerdi ama hiçbiri işe yaramıyordu. Sonunda biri delirmiş hastasının düşünce tarzını kavramaya çalışıp, bundan sonra yanında hep bir dilim kızarmış ekmek taşıması gerektiğini, bu kızarmış ekmeği istediği koltuğun üzerine koyabileceğini ve böylece dökülmekten kurtulabileceğini söylemişti. O günden sonra adam kızarmış ekmeği yanından hiç eksik etmemiş ve öyle ya da böyle daha normal bir varoluş sürdürmeyi başarmıştı. Nedir bu öykünün anlamı? Bir yanılsama içinde yaşanmasına karşın (âşık olmak; insanın kendisini yumurta sanması), bu durumun tamamlayıcı öğesi bulunursa (aynı yanılsama içinde bulunan Chloe gibi bir sevgili; bir dilim kızarmış ekmek), o zaman her şey yolunda gidebilir. Yanılsamalar kendi içinde zararlı değildirler aslında, ama insan onlara inanmakta yalnızsa canını acıtabilirler, o yanılsamaları kontrol altında tutacak bir çevre gerekir. Chloe de ben de aşk denilen rizikolu sabun köpüğüne inandığımız sürece, otobüsün kırmızı olup olmamasının ne önemi vardı ki?”
Reklam
Ekmek, Sabun ve Aşk
Öyle bir sevgilim olsun istiyorum ki, ne demek istediğimi bakışlarımdan anlasın. Sözle değil, gözlerimizin bakışıyla anlaşalım. Sonra küçük bir evimiz, çok değil, iki oda bir salonlu... Amma fitne fücur şehirlerde değil, şehirlerden, motor gürültüsünden, radyo sesinden uzakta, engin bir denizin kenarındaki bir ormanın içinde.
Ekmek, Sabun ve Aşk
Öyle bir sevgilim olsun istiyorum ki, ne demek istediğimi bakışlarımdan anlasın. Sözle değil, gözlerimizin bakışıyla anlaşalım. Sonra küçücük bir evimiz, çok değil, iki oda bir salonlu...
Sayfa 23 - Everest Yayınları
Ekmek, Sabun ve Aşk
"Ona, kitap okumanın, esrar çekip, barbut atmak, yahut bıçak kullanmaktan daha faydalı olup olmadığını sorduğum zaman, uzun uzun düşünmüştü."
Sayfa 23 - Everest