Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Neyin gücünüz dahilinde olduğuna ve neyin gücünüz dahilinde olmadığına dair egzersiz yapın. Bir insanın efendisi, insanın aradığı ya da sakındığı her ne ise onu bahşetmeye ya da geri almaya muktedir olan kişidir. O kişi her kimse özgür olacaktır.
180 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 saatte okudu
Türkistan Coğrafyasına Giden İbn Fadlan ve Seyahatnamesi
Kitap, İtil Bulgarları hükümdarının hem İslamiyeti öğrenmek hem de düşman ulus olan musevi Hazarlara karşı bir kale yaptırmak amacıyla Halife'den yeterli para istemesi sonrasında Abbasi Halifesi Cafer el-Muktedir Billah'ın talimatıyla 921'de İtil(Volga) Bulgarlarına gönderilen elçilik heyetinde yer alan İbn Fadlan'ın yazdığı
İbn Fadlan Seyahatnamesi
İbn Fadlan SeyahatnamesiRamazan Şeşen · Yeditepe Yayınevi · 2015610 okunma
Reklam
[17. Ali el-Müktefi-Billâh] Ondan sonra oğlu Ali el-Müktefi-Billâh b. el-Mu'tazıd b. el-Muvaffak'ın emîrliği gelir. Adil, istikamet sahibi, Hz. Ali'yi seven biriydi. İki yüz doksan üç yılında öldü. Emîrliği iki yıl beş ay sürdü. [18. Cafer el-Muktedir-Billâh] Onun ardından kardeşi Cafer el-Muktedir-Billâh b. el-Mu'tazıd'ın emirliği gelir. Kardeşinin öldüğü gün kendisine bey'at edildiğinde henüz on üç yaşındaydı. Cafer lehviyata daldığından insanlar onun aleyhinde ittifak kurmuşlar ve onu emirlikten azlederek yerine Abdullah b. el-Mu'tez'i getirmişler, ona bev'at etmişlerdir. Sonrasında el-Muktedir ile Abdullah arasında savaş çıkmış, el-Muktedir galip gelerek Abdullah'ı öldürmüştür. el-Muktedir vazifesine devam etmiş ancak kendisi de üç yüz on altı yılında öldürülmüştür. Emirlik müddeti tam olarak yirmi dört yıl on bir aydır
Sayfa 158
[20. Ahmed er-Razi-Billâh] Daha sonra kardeşi Ahmed er-Razî-Billâh b. el-Muktedir'in emirliği başlar. Emirlerden hiçbiri onun hükmünü kabul etmedi. Hep birden ona muhalefet ettiler. Her bir sultan da kendi bölgesinde müstakil yönetici oldu. er-Razi-Billah'ın elinde Bağdat ve civarından başka bir yer kalmadı. Onun döneminde Frenkler Şam bölgesinin bazı sahillerini ele geçirdiler. er-Razi üç yüz yirmi dokuz yılında öldü. Emirliği altı yıl on ay sürdü. [21. İbrahim el-Mütteki-Lillâh] Onun ardından kardeşi İbrahim el-Mütteki-Lillâh b. el-Muktedir'in emirliği gelir. (Onun döneminde) memleketin yöneticisi Hakem et-Türkmâni idi. el-Müttekî'nin hükmü kâğıt üzerinde kalmaktaydı. Tüzün, Bağdat'ı istia etti. el-Mütteki kaçtı fakat Tüzün ona yetişip yakaladı ve gözlerine mil çektirdi ve emirliği el-Müttekî'nin amcasının oğlu el-Müstekfi'ye üç yüz otuz üç yılında teslim etti. el-Müttekî'nin emirliği dört yıl sürmüştür [22. Abdullah el-Müstekfi-Billâh] Daha sonra amcasının oğlu Abdullah el-Müstekfi-Billah b. el-Müktefi b. el-Mu'tazıd'ın emirliği gelir. Emir olur olmaz Tüzün'e hil'at giydirip memleketin idaresini ona bıraktı Muizzüddevle el-Müstekfi'nin gözlerine mil çektirdi. Bu hadise üç yüz otuz dört yılında gerçekleşti. el-Müstekfi'nin emirlik müddeti bir yıl dört aydır.
Sayfa 162
[25. Ahmed el-Kadir-Billâh] Ardından amcasının oğlu Ahmed el-Kadir-Billah b. İshak b. el-Muktedir'in emirliği başlar. Devleti Bahâuddevle'nin oğlu Celâlüddevle ele geçirdi. Onun döneminde Rafizilerin sayısı iyice arttı. Anlatıldığına göre Sultan Mahmud Sebüktegin Hind diyarında müstakil bir sultan idi. Bağdat'a gelip el-Kadir-Billah'a yardım etti ve muhâlifleri kılıç zoruyla berteraf edip Rafizileri, zındıkları ve Mu'tezile mensuplarından birçok kişiyi astı. el-Kadir-Billâh dört yüz yirmi iki yılında vefat etti. Emîrliği kırk bir yıl sürdü.
Sayfa 166
İmam Ebü'l-Ferec ibnu'l-Cevzi Abdurrahman ibn Ali en-Hanbeli el-Bağdâdî ise 508/1114 yılında doğmuş, 597/1201 yılında vefat etmiştir... 89yıl ömür sürmüş ve 500 fazla kitap yazmıştır. Zamanın kıymeti ve önemini nasıl da bildiği, misafirler ile canını sıkan tembeller ziyarete geldiğinde vakti nasıl değerlendirdiği ile ilgili Saydu'l-Hâtır adlı kitabında ve İbn Muflih Hanbeli'nin el-Adabu'ş-Şer'iyye adlı eserinde geçtiği gibi şöyle demiştir. (Allah'ın rahmeti üzerine olsun): "İnsanın, zamanının önemini ve vaktinin kıymetini bilmesi gerekir. Vaktinin bir lahzasını faydalı bir iş yapmaksızın geçirmemelidir.Gerek söz ve gerekse amel olarak en faziletli olanları yapmaya çalışmalıdır. Bedenin yapmaya muktedir olduğu hayırları yapmaya yönelik azim ve niyetini her zaman taşıması gerekir. Nitekim hadis-i şerifte bu durum beyan edilmiştir: "Müminin niyeti amelinden hayırlıdır... #Önceki âlimlerden bir cemaat anları bile de- ğerlendirmek hususunda aceleciydiler. (Tabiinin abid ve zahidlerinden) Amir ibn Abdikays'tan rivayet edilmiştir. Kendisine bir adam, 'Benimle konuşur musun?' deyince ona 'Güneşi yerinde tut, seninle konuşayım.' demiştir. 59...Ben ise insanların çoğunun zamanlarını boş işlerde acayip bir şekilde israf ettiklerini görüyorum. Uzun geceleri dahi boş boş konuşma veya içinde aşk şiirleri ile hikâyeler bulunan kitapları okumakla geçirirler, uzun günleri de uykuyla. Ya Dicle'nin kenarındadırlar veya çarşılarda. Ben bunları, gemi onları alıp götürürken aralarında çene çalmaya devam eden fakat durumdan haberdar olmayan kimselere benzetiyorum.
Reklam
- Hz. Aişe’nin (ra) Lakapları - Lakap bir kimseye asıl adından ayrı olarak sonradan takılan ikinci bir isim; kişinin severek aldığı, onu toplum içinde yücelten ad anlamında lakap güzel görülmüş. Ancak inananların birbirlerine çirkin lakaplara çağırılmaları Kur’an-ı Kerim’de yasaklanmıştır. (el-Hucurat,49/11) •Ümmü’l-Mü’minin; Müminlerin Annesi
İnsanların arasına karışma konusunda ölçü şu olmalıdır: "Onlarla yalnız hayır işlerinde bir araya gelinmelidir. Mesela cuma namazı, cemaatle namaz kılmak, bayram namazları, hac vazifesi, ilim talebi, cihad ameli ve nasihat etme gibi ortamlarda buluşmakla yetinilmelidir. Şerli ya da fuzuli işler için bir araya gelinmemelidir. Şayet olur da onlarla bu tür ortamlarda buluşmak zorunda kalınırsa elden geldiğince o ortamların Cenab-ı Hakk'a itaat edilen ortamlara çevrilmesi gerekir. Kişi, gönlünü ve nefsini bu konuda cesaretlendirip 'bu yaptığın riyadır' ya da 'bu yaptığın amelini izhar etme istediğidir diye kalbe gelen şeytani dürtülere kapılmamalıdır. Onunla savaşmalı ve bu konuda Cenab-ı Hak'tan yardım dilemelidir. İmkân dahilinde onları hayra ulaştırmalıdır. Ancak buna muktedir olamazsa kendini onların arasından sıyırmalıdır.
Geri159
599 öğeden 591 ile 599 arasındakiler gösteriliyor.