Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eleştirmek, yalnızca bir kavramın, yeni bir ortama daldırıldıkta yittiğini, bileştiricilerini yitirdiğini ya da onu değiştiren yeni bileştiriciler kazandığını saptamaktır. Ne ki yaratmaksızın eleştirenler, yitişi, ona can verici güçler kazandırmasını bilmeden, savunmakla yetinenler, felsefenin yaralarıdır. Hınç ayakta tutar, tüm bu tartışmacıları, bu İletişimcileri. İçi boş genelliklerle boğuşarak, yalnızca kendilerinden söz ederler. Felsefe tartışmalardan nefret eder. Onun her zaman, yapacak başka işleri vardır. Tartışmayı dayanılmaz bulmasının nedeni kendinden fazlaca emin olması değildir: tersine, asıl belirsizlikler onu daha ıssız başka yollara sürükler.
Kimim Ben?
Neden korkuluyor? Kendimi iyi ifade etmemden mi? Dili çok düzgün kullanarak hakimleri zor durumda bırakıp dosyalardaki eksikler, soruşturmanın zayıflığı gibi konularda rahatsız edici itirazlarda bulunmamdan mı? Onları bu kadar endişelendiren nedir? Başlarına iş açacak açıklamalarda bulunmam, adli makamların tutarsızlıklarını gözler önüne sermem mi? Yoksa kendi yasalarını hiçe sayan yargıç kılığında iş birlikçi küçük burjuvaların ideolojisini oluşturan basit düşüncelerinin diyalektiğim karşısında zayıf düşeceği fikri mi? Ayan beyan görünen ikilemlerinin kaynağını yetersizliklerinde bulmaları mı? Adalete bağlı bu insanlar, dili bir silah haline getirip kendimi siyasi tutuklu olarak savunmamdan, hapiste olmama rağmen korkuyorlar. Dili, sistemi eleştirmek, daha da kötüsü İslami Devrim'in kötü(!) örneğini yaymak için kullanma ihtimalimde var.
Sayfa 29
Geri13
47 öğeden 46 ile 47 arasındakiler gösteriliyor.