İlk kez bir Nedim Gürsel kitabı okuyorum. Kitabevinde tesadüfen elime aldığım bu kitabın kapağı önce dikkatimi çekti daha sonra arka tanıtım yazısını okudum ve Osmanlı ile alakalı olduğunu düşündüğümden ve bu aralarda eskilere özlem duyduğumdan alıp okumaya başladım.
Kitap üzerinde Türk Edebiyatı Roman yazısını ibaresini görseniz de bence bu kitap romandan ziyade bir masal anlatısı şeklinde kaleme alınmış ya da bana öyle geldi.
Yazar bir kişi ağzından anlatıyor, ikinci veya üçüncü şahıslara ait konuşmalara yer verilmemiş. Okura sadece anlatı şeklinde sunum yapmış. Tabi o zamanın gelenek görenek yaşam biçimlerine de değinilmiş. Cümleleri okurken bazen eskiler ne güzelmiş demeden de geçemiyor insan.
"Şu Osmanlı bir tuhaftı doğrusu. Gözlerini kırpmadan cana kıyıyorlar, koskoca sadrazamlarla paşaları baldırı çıplak haydutlar gibi ama "siyaseten" ve sorgusuz sualsiz katlediyorlar, hile yapan esnafa aman vermeyip dükkanlarının tavanlarında sallandırıyorlar, süt emen şehzadelerle küçük kardeşlerini cellada boğdurmakta hiç tereddüt etmiyorlar, ama kuşlara gelince yelkenleri suya indirip soğukta üşümesinler diye duvarlara küçümen köşkler, yuvalar yapıyorlardı."