Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Enes Çubukçu

Sen Alkol Kokuyorsun
Günseli ağlamaya başladı. "O anason kokusu..." Siner kızım dedi babası. Kimene Halil'in yerine bir saat uğra, kaldırımdan alırlar üstüne sinen anason kokusunu. Anlıyorum dedi, Günseli ağlamaya devam ederek. Nerde şimdi Cemil? Gitti mi sahiden de? Gider mi hiç? İnsan sevdiğini bırakıp da gider mi bir yere?
Sayfa 327 - İletişimKitabı okudu
Reklam
Sen Alkol Kokuyorsun
Sen misin bana ayıptan, günahtan, hak hukuktan bahseden? Hamile karını tek başına yapayalnız bırakıyorsun. Ayıp budur! Ramazan'da gece yarılarına kadar içki içiyorsun.Günah da bu! Sen okulda haylazlık, tembellik ediyorsun, ben de seni tek maaşımla okutmaya, geçindirmeye çalışıyorum. Hak ve hukuk! İşte hepsini sayıyorum sana!
Sayfa 321 - İletişimKitabı okudu
Tevzade kim?
Ah hasan taşsız mezarlarda yat zıbar da tepene köpekler işesin inşallah gelemez ol
Sayfa 162 - İletişimKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
-Şimdi hatırladım... Bizimle fotoğraf da çektirmişsin.İki gün fotoğrafa baktım da çıkaramadım bu kadın kimin nesiydi diye. -Eh, kocanla evlenirken iyi günde kötü dersin ama beyaz duvakta da sargı bezinde de başında Ülker Ablan bekler
Sayfa 96 - EverestKitabı okuyor
Yaşlılar, kazıklandıklarının tam bilincine varmış ve artık her şey için çok geç olduğunu fark etmiş olan insanlardır..
Sayfa 138 - DoğanKitabı okudu
Reklam
Güçlü diyorsun ya bana, ben güçlü olmak pesinde değilim. Öğrendim ki şu manyak dünyada asıl mesele duyarlılığı kaybetmemek, hissedebilmek. Hissetmekten vazgeçmemek. İnsan kalabilmek için tek şart bu...
Sayfa 374 - canKitabı okudu
Seçmeli Ders
Ee Gamze Hanım, gördünüz mü insan nasıl yaş tahtaya bastırılır? Unutma kızım, bıyık burula burula kaytan, insan düzüle düzüle şeytan olurmuş.
Sayfa 25 - CanKitabı okudu
Er Nedir Ne Yapar
On beş yıllık başçavuşların inatla parke dediği parkalarımızın sol üst cebinde taşımak zorunda olduğumuz "Erbaş ve Erin El Kitabı" adındaki, karmaşık bir makinenin karmaşık prospektüsüne benzeyen kitapçıkta yazdığı gibi, ihtiyaçları devlet tarafından karşılanan rütbesiz askerlerdik.
Sayfa 17 - Doğan KitapKitabı okudu
Sekiz gece boyunca, sabahlara kadar konuşmuşlar. Başlarda Anne sadece dinliyormuş. Çünkü o günlerde Anne'in aklında sadece völmek varmış. İntihar etmek herhangi bir nedeni olduğundan değil. Bütün hayatı tek bir neden olduğundan. Yaşadığı her şey yüzünden. Bazı insanlar böyledir diğerlerine ve çok kırılgan olurlar. Ölümü sırtlarında bir çanta gibi taşıyıp yorulduklarında önce onu açarlar.
Sayfa 346 - Doğan KitapKitabı okudu
Oğuz Atay'ı Sevmek
Belki de hayat, yanlış anlayınca güzeldi. Sadece yanlış anlayınca. Ama her şeyi...
Sayfa 280 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Hayatın yan sanayisi denebilecek bir ticaretti bu aslında. Hayattan sonrasına ilişkindi. Yaşayanın ölü olanla iletişimine bir katkıydı. Anlamlı bir biçimde gözlerini kırpıştıran, boyları bir buçuk metrenin altında olan çocuklardan, aldıkları bahşiş karşılığında ölülerin rahat uyuması için dua etmeleri bekleniyordu. Oysa insan ölünce uyumuyor, hatta çoğu durumda ölmeden önce uyanıp gözlerini can simidi gibi açıyordu. Dolayısıyla rahat uyumak gibi bir şey söz konusu değildi. Özellik de uyuyacak bir şey kalmamışsa. Ama ne de olsa,toprağın iki metre altıyla üstündeki durum hayli farklıydı. Aşağısı gerçekti: Kurtlar, böcekler ve bol bol et. Toprağın üstüyse hayal: "Rahat uyu babacığım", "Nur içinde yat sevgilim" ve bol bol dua...
Sayfa 197 - Doğan KitapKitabı okudu
Eğer, insanların ölülerini yakıp sadece gökyüzüne bakarak andıkları bir ülkede yaşıyor olsalardı beş kuruş kazanamazlardı. Ama doğdukları kentte, hayatta kalanlar, ölülerini anmak için, en son görüldükleri yer olan mezarlarına geliyor ve başlarında durup birkaç kez burun çektikten sonra, zamanında az para vermedikleri mermerleri yıkatıyorlardı. Çocuklarda bu noktada devreye giriyordu. Ellerindeki plastik fırçalar ve su dolu bidonlarla. Ölüsünü hatırlamaya gelmiş olanın duygusal açıdan gevşemesini fırsat bilip karşısına dikiliyor ve merhamet ağacından para toplamak için küçük ellerini uzatıyorlardı.
Sayfa 196 - Doğan KitapKitabı okudu
"Dosyanı okudum da... Demek istediğim, daha çok gençsin ve inan bana, istediğin her şeyi yapabilirsin. Önünde çok uzun bir hayat var." Derda durdu. Anne durdu, Derda konuştu. Anne duydu. "Ben ölüyüm bunu anlayabiliyor musun ölü sadece daha gömülmedim, o kadar." Anne güldü. "Bir ölüye göre fazla nefes alıyorsun."
Sayfa 165Kitabı okudu
"Anne" diye sayıkladı Derda. "Seni bir daha göremeyeceğim." "Olur mu öyle şey? Geleceğim ben yanına. Önce sen bir git, ben sonra geleceğim." Doğru söylüyordu annesi en azından doğru söylediğini düşünüyordu Derda çünkü dünyanın en çabuk geçen geçer geçmez de en hızlı yakalanılan hastalığına sahipti: Umut.
Sayfa 41 - Doğan KitapKitabı okudu
272 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.