Ve bu acı, ondan ne kadar nefret etsek de yararlıdır. Genç
ve dikkatsizken bize neye dikkat etmemiz gerektiğini öğreten
acıdır. Neyin iyi, neyin kötü olduğunu görmemize yardımcı
olur. Kendi sınırlarımızı tanıyıp onlara göre davranmamızı
sağlar. Sıcak sobaların yanında dolaşmamamızı ve prizlere
sivri, metal nesneler sokmamamızı öğretir. Demek ki acıdan
kaçınarak haz aramak her zaman yararımıza değildir çünkü
acı bazen iyiliğimiz konusunda hayat memat meselesidir.
"İnsanlar şehir gibiydi. Bazı kötü yönleri var diye bütün şehirden nefret etmezdiniz.Sevmediğiniz yanları, birkaç tane tehlikeli ara sokağı ve mahallesi olabilirdi ama bir şehir yaşanır kılan şey iyi yönleriydi."
İyi düşünmek için esasen yalnız kalmak gerekir. Bu temel şarttır, yalnız kalmayı bilmek gerekir. Yalnız kalmayı bilmeyen milletlerden fazla bir şey çıkmaz.
Çocuğunuzu, sadece kendisi olduğu ,çocuğunuz olduğu için sevin. Bizdeki en büyük yanılgılardan biri, insanlarımızın kendi başaramadıkları şeyleri çocuklarından beklemesidir. Bunu yapmayın, çocuklarınıza kendi yükünüzü yüklemeyin.
Eğer annenin sıcak yakınlığı, çocuk dış dünyayla ilişkiye geçmeye gereğince hazır olmadan kesilirse ortaya ciddi sorunlar çıkabilir. Böyle bir çocukta, sevginin nasıl olsa sürekli olmayacağı önyargısıyla, diğer insanlarla yakınlık kurma korkusu gelişebilir.