Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

erfdali

erfdali
@erf_dali
Cümle, evlaymış insanla buluşana kadar. Gel arınalım cümle insandan, uçsuz bucaksız; sınır, kuşak tanımayan sevdalara, tükenmeyen umuda yol alalım.
Hasret garip bir deniz ;med-ceziri bol, ne kolay taşıyor.
Sayfa 197Kitabı okudu
Reklam
Hayat öyle bir yerdi ki kendimizi güzel hissetmek için çirkinlere, iyi hissetmek için kötülere, erdemli hissetmek için ahlaksızlara ihtiyacımız vardı.
Sayfa 172Kitabı okudu
...İnsan bazı acıları unutmak istemez. Çünkü onlar omurgası olmuştur artık. Yerinden kıpırdatmaya bile gelmez. Sonra her şey yıkılıverir. Altında kalırsınız. Çoğumuzun hayatında, her şeyin sadece tek bir sebebi vardır. Tek bir yoksunluk, tek bir acı taksim edilir ruhumuzun her zerresine. Başka zamanlarda, başka şekillerde, başka suretlerde... Kalbimizdeki bütün yalnızlıklar, yanlışlıklar, yarımlıklar, hep onun eseri; biz onun esiri. Ama sebep sonucu değiştirmiyor işte.
Sayfa 145 - Hep KitapKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
dünya koca bir yetimhane
...Ama bir beklediğiniz varsa genellikle gelmez. Beklemek çünkü, bir olmazı oldurmayı umanların safdilliğidir. Gelecekler zaten kalbinizi yormadan gelir. Bekletmek, gelmeyeceklerin işidir. Bu yüzden en çok gelmeyecek olanlar beklenir.
Sayfa 136 - Hep KitapKitabı okudu
...Ama hayat böyleydi işte; kendi koşulları, buyrukları vardı. Bize fikrimizi pek sormaz, bildiğini okurdu. Eski halimin kalın kafasına sokması gereken şuydu:Bu zombiler sofrasında hiçbir şey istediğimiz gibi olmazdı. Daha da trajiği, zaten zamanla istediğimiz bir şey de kalmazdı. Eğer tutunacak sağlam bir dalımız yoksa, dünya, bizi kırpan, güden, yola getiren;ümitsiz, isteksiz, sefil meczuplara dönüştüren, heves kırıcı bir yerdi. Hayat öldürürdü. Zaten yaşamanın da nihai amacı ölmek değil miydi?
Sayfa 72 - Hep KitapKitabı okudu
Reklam
Bir ben miydim acaba elindekilerle yetinmeyi bilmeyen? Minik yolculuklara çıkmaya heveslenip sonra da dönmeyi beceremeyen?
...Hafıza aslında eski, hem de sandığımızdan çok daha eski bir dost, ama kimi zaman zalim bir hasma dönüşebiliyor. Biraz büyüyüp ele avuca geldiğimizde değil, biz daha ceninken aklımızda filizlenip kayıt tutmaya başlıyor. Biz farkında olmasak da, anne karnındaki süreç dahil yaşadığımız her şeyi kaydediyor. Ancak o dönemde dil gibi bir sembol dünyamız olmadığından, olan biteni sözcüklerle düşünerek hatırlayamıyoruz. Dolayısıyla aktaramıyoruz da. Öte yandan bedenimiz her şeyi pekâlâ hatırlıyor ve duygu kanalıyla kayda geçiyor. Bu sebeple de, mesela küçük bir çocuk, doğum öncesi travmasını sözcüklerle olmasa da farklı biçimlerde aktarabiliyor.
Sayfa 60 - Hep KitapKitabı okudu
...Etrafındakileri mübalağalı gülücüklere ile boğanlar ve çevresindekiler tarafından tebessümle yıkananlar başta olmak üzere herkes, aslında kimse tarafından pek de umursanmadığını iyi bilir. Bütün o vıcık vıcık samimiyet gösterileri, manasız sohbetler, hep bu galiz hakikati örtmek için değil midir? İnsanların azıcık iyi niyet görünce ne yapacağını şaşırması boşuna mı? Alışık değiller. Velhasıl, kendilerini hakikaten sevenleri bunun için cezalandırmakla onlara pelüş ayıcıklar gibi sıkı sıkı sarılmak arasında gidip gelirler.
Sayfa 32 - Hep KitapKitabı okudu
... Aşk bir riskti ve hayatımın geri kalanını masaya sürmekten çekinmeyerek bu riski aldım. Kumarda kaybedenler kazananlardan çoktur, kaide böyle. Ben de bir süre sonra, adımı, kaybedenlerin şanlı listesine altın harfler ile yazdırdım. Nasıl mı oldu? Çok kolay. Umut etmek mutlu olmaya yetmedi. Ve biz ayrıldık. Ağır ağır yıkılan taş köprüler gibi değil, kâğıttan kuleler gibi hızla dağıldık. Sanki biri üfledi ve dört bir yana saçıldık. Dünya yeniden gaz ve toz bulutuna döndü böylece. İki kişilik medeniyetimizden geriye kalan o hazin boşluğa ayrı ayrı sığındık.
Zira bazen kalp;minik, çalışkan bir fabrika gibi heves, heyecan ve aşk üretir, biriktirir. Depo olup taştığında, nakil için başka bir kalp bulmak lüzumu baş gösterir. Kimi kez hiç düşünmeden, mümkün olan, hatta mümkünse mümkün olmayan ilk kalbe aktarır insan bitiktirdiğini. Yani belki de aşk, birine karşı duyulan hislerin toplamından ziyade, kendi başına yetişen, sahibini arayan öksüz duyguların neticesidir. İnsan bazen kime âşık olacağını seçemez. Kalbin zamanı gelmiştir ve karşısına çıkan ilk ihtimale sarılıverir.
Reklam
Her şey olması gerektiği gibiydi, peki ama yeterince güzel miydi? Doğru ile güzel arasındaki mesafe, kendi halinde bir insanın başını derde sokmaya kâfi miydi? Güzel ama yanlış bir ihtimal, tadını yitirmiş doğrudan evladır çoğu zaman. Bir yanlışı, sırf güzel olduğu için sevebilir insan. Bir şeyi güzel bulmaksa, galiba onun kalpte yarattığı kıpırtıyla ilgili.
Herkesin kör olduğuna bir ben dikkat kesilmiştim. Ömrün nihayeti olduğundan bir tek benim haberim vardı sanki. Çünkü bir ben tuttum bütün ölümlerin çetelesini. Kâzım Koyuncu, İbrahim Ferrer, Atillâ İlhan, köşedeki bakkal, kışın yavrulayan sokak kedisinin yavrularından ikisi... Baktığım, dinlediğim her yer ölüydü sanki.
Sayfa 404Kitabı okudu
İnsan en çok unutulmaktan korkuyor olmalıydı. Belki ölmekten bile daha çok. Kendi ölümünü düşünen hemen herkes, geride bırakacaklarının ne kadar üzüleceğini, ne zaman gözyaşı dökmekten vazgeçerek gideni tamamen unutup sanki hiç olmamış gibi yaşamaya devam edeceğini kurar kafasında. Yeryüzünde bir minik değişiklik yapamamış, küçücük bir iz olsun bırakamamış biz sıradan insanlar, bedenimizle olmasa bile ismimizle ölümsüz olmayı isteriz için için. Çok korkarız silinip gitmekten, unutulmaktan.
Sayfa 281Kitabı okudu
Ölüler artlarında teselli veren tatlı hatıralar bırakır. Oysa kaybolandan geriye tek kalan, dünü, bugünü ve yarını yutup yok etmeye yeminli, devasa bir şüpheler girdabıdır. Bu girdabın laneti bir kez dile geldi mi sadece giden değil, kalanlar da kayıplara karışır. Ne bugün vardır artık ne de bir yarın umudu kalır. Dün bile ihanete teşnedir,kalleştir, yalancının dik âlâsıdır. Durmadan şekil değiştirir ve her tahayyülde yeni baştan yazılır. Akı karadan, hakikati yalandan ayıramaz hale gelirsin, etrafın tekinsiz gölgeler tarafından kuşatılır. Kalbin ağırlaşır, nefesin daralır. Sen kaybın karanlığını aydınlatacağına, kayıp seni kendi karanlığına çeker alır.
Sayfa 225Kitabı okudu
İnsan nam mahluk, alışmaya öyle teşne ki, cehennemin ortasında gerim gerim geriniyor da, yandığını anlamıyor. Bazen cehennem utanıyor ateşinin zulmünden ama insan gene de bir kötülük gördüğünü dahi fark etmiyor. Alışmak yangını, bütün cehennemleri bir bir yutuyor. Her nevi maraz tabiileşiyor böylece.
Sayfa 163Kitabı okudu
592 öğeden 571 ile 585 arasındakiler gösteriliyor.