Hala etkisinde olduğum, okurken bitsin ve bitmesin arasında kaldığım enfes bir eser. Beklentimin oldukça üstünde olan, yazım dili oldukça akıcı, okuru eserin içine alan ve ana karakterle yer yer bütünleşebildiğiniz okuması oldukça keyifli bir eser. Ölümü nasıl betimlediğinize bağlı olarak eserin size dokunduğu noktada farklılaşacaktır. Asıl ölümün fiziksel mi? ruhsal mı? olduğunu sorguladım ben..Birçok okur direk fiziksel ölümle nitelendirirken benim kitabın sayfaları içerisinde kaybolduğum da bile aklımın ucuna bile gelmedi fiziksel ölüm. Sorgulamalar yaşadığım, gelgitlerimin bolca olduğu, alt cümleleri yorumladığım ve gerçekten zaman zaman eseri bitirmek ve bitirmemek arasında kaldım. Bitirmemekte ki kastım bitmesini istemememden kaynaklanmakta bu arada. Sizde öyle olur mu? bilmem ama bazı eserler bende varoluşsal sorgulamalara neden oluyor, ölüm ama ruhsal bir ölüm..Kitabın ilk başında da dediği gibi “ …peki insanın kendi nerde?”. Keyifli okumalar..
İnsanlardan nefret ediyor olabiliriz ama bu nefretin bir işe yarayabileceğini sanmak hata olur. Kimse kimseyi sevmek zorunda değil! Ama sevgi gibi nefreti de dayatamayız.