Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yalnızlıktan bahsetmiyorum. Yalnız olmak ile tek başına olmak çok farklı şeyler. Tek başına olmak bir seçim, yalnızlık ise bir zorunluluk. Peki niye tek başına olmak? Dünya artık kötü, insanlar kendi ruhları gibi onu da kirlettiler. İçlerindeki acımasızlık, kibir, önyargı, nefret, şiddet dünyayı ele geçirdi. Şimdi güvendiğin sevdiğin birinin ertesi gün de yanında olacağından, arkandan bir iş çevirmeyeceğinden, sana bir kötülük yapmayacağından emin olamıyorsun. Bu yüzden insanların içinde olmaktansa tek başınalığı tercih ederim. Balkonda okuduğum kitabın, kahve kokusunun, papatyaların, denizin, gökyüzün, yıldızların arkadaşlığına sığınıyorum. Kitaplarım beni asla yarı yolda bırakmaz, papatyalar kalbimi kırmaz, deniz kendini üstün görmez, gökyüzü bir kalıba sokmaya çalışmaz, yıldızlar yalan söylemez. Aksine ben ne zaman istersem benimledirler ve beni bıkmadan usanmadan dinlerler..
Reklam
Birinci Dünya Savaşı sonrası İttifak Devletleri’nin işgaline karşı Sovyetler Birliği’nin yardımıyla Atatürk liderliğinde bir ulusal bağımsızlık savaşı veren Türkiye, İkinci Dünya Savaşı ertesi NATO üyesi oldu ve giderek yabancı sermaye tarafından kuşatıldı. Egemen sınıf, komünizm korkusuyla “dış saldırıya ve iç karmaşaya karşı toplumsal bağları pekiştirecek ahlaki ve toplumsal bir güç” ihtiyacını hissetmeye başladı. Bu bağlamda, devlet okullarında müfredata yeniden din dersi koyuldu, imam hatip okulları açıldı ve devlet radyosunda dinsel programlar yayınlamak gibi dini destekleyici kimi önlemler alındı.
Paris uygun görürse ahmak gibi davranabilir; bazen kendini bu ahmaklığa kaptırdığında evren de onunla birlikte ahmaklaşır; ardından Paris uyanıp gözlerini ovuşturarak "Ne aptalım!" der ve insanlığın yüzüne bir kahkaha patlatır. Bu şehir ne muhteşemdir İhtişamın ve maskaralığın uyum içinde olması, bu görkemin bu parodi tarafından rahatsız edilmemesi, aynı ağızın bugün kıyamet borusunu, ertesi gün kamış flütü çalması ne gariptir!
Sayfa 694 - İş kültüeKitabı okudu
Büyük Aşkın Küçük Sonu(Kasım 2013 te yazdığım bir yazı)
Uzun süre olmuştu unutalı, “büyük aşkın küçük sonu” adlı romanı bitirene değin.Roman adından da anlaşılacağı üzere: zorlu yokuşları ve çetin barikatları aşan,anaforlarda bile kendini kurtarmayı bilen; ve fakat küçük bir derede umulmadık bir şekilde boğulan bir aşkı anlatıyordu.Kitabın sonunu getirirken anlamlandıramadığı göz yaşları döküldü
108 syf.
·
Puan vermedi
"Nazi" demek yasak
Dili,üslubu ve içeriği karşısında ,yazarı Appelfeld'e şapka çıkarılması gereken bir eser... Badenheim önceden Avusturya'ya bağlı iken şu anda Almanya topraklarında yer alan bir kasabanın ismi.1939 ise olayın vuku bulduğu tarih yani 1.Dünya Savaşı'nın ertesi. Kitap Nazi zulümleri üzerine kurulu ancak hiçbir satırda savaş,Nazi vb.kelimelere denk gelmiyorsunuz.Badenheim kasabası her sezon ziyaretçi akınına uğrayan,turistik bir tatil beldesidir.Kasaba halkı eczacısından,pastacısına bakkalından fahişesine kadar hummalı bir şekilde yine,yeni sezona hazırlık yapmaktadır.Ancak bu sezon beklenen olmaz ve planlar istenildiği,alışılageldiği gibi yürümez."Sağlık Dairesi" her türlü dalavere ile kasabayı ablukaya alır ve kasabanın dış dünya ile bağlantısı kesilir.Erzak stokları tükenir,sefillik başgösterir.Ve en nihayetinde kasabada bulunan konuklar dahil tüm Yahudiler,Polonya'ya göçe zorlanır.... Evet anlayacağınız üzere hikaye çok da yabancı değil bizlere. Yer yer yürek burkan, yer yer düşündüren,sorgulatan,araştırmaya sevk eden bu minicik kitabı okumanızı şiddetle öneriyorum. "Müzisyenlerden biri, “Orada Polonya’da bize ne yapacaklar?” diye sordu. Yanında, oturduğu yerde uyuklayan arkadaşı, “Ne demek istiyorsun? Sen müzisyen olacaksın, her zamanki gibi,” dedi. “Öyleyse, bizi neden oraya gönderiyorlar ki?” Arkadaşı etkileyici bir formül aradı. “Tarihsel gereklilik,” dedi. “Canım çıksın ki anlamıyorum. Ortalama sağduyu bunu kavrayamaz.” “Öyleyse, ortalama sağduyunu öldür, belki ondan sonra anlamaya başlarsın.”
Badenheim 1939
Badenheim 1939Aharon Appelfeld · Yapı Kredi Yayınları · 200756 okunma
Reklam
Of… Okuyun…
İsrâiloğulları içinde Allah Teâlâ'ya uzun süre ibadet eden bir âbid vardı. Bir topluluk ona gelerek, “Falanca yerde bulunan bazı insanlar Allah Teâlâ'yı bırakmışlar bir ağaca tapıyorlar!” dediler. Âbid bu duruma öfkelendi, baltasını omzuna alarak o ağacı kesmek için yola koyuldu. İblis, yolda bu âbidi yaşlı bir adam kılığında karşıladı.
Sayfa 231
Yusuf her akşam olduğu gibi yine facebook'ta dolaşıyordu... Gözü her gün paylaşımlarını takip ettiği sayfadaydı... Aslında sayfada değil sayfaya yorum yapan Büşra isimli o kızdaydı... Her akşam mütevazi yorumlar yapardı sayfaya.. Uzaktan uzağa hayranlık besliyordu Yusuf Ona... Defalarca mesaj atmak istemiş ama gönderememişti.. En sonunda
Genç Kalemler Etkinliği " İlk 10 "
5 - GECE BEKÇİSİ Kasabanın arkasından gelen bir çığlık sesi gece bekçisini durdurdu. Sesin arkası kesilmiyor ve gittikçe artıyordu. Geldiği yöne doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı. Ağzından çıkan dumanlar sokak lambalarının altında büyük sis bulutlarına dönüşüyordu. Sonunda sesin geldiği yere ulaştığında soluk soluğa kalmıştı. Karşısında
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.