Bana merdiven örneğini veriyorsun. Hani - diyorsun - basamaklardan çıkarsın ya? Çocukken öğrendiğimiz üzere bir ayağımız diğerini izler. Ama ilk basamakların sevinci sonra yitiverir.Büyürken anne babamızın, ağabey ablalarımızın, bağlandığımız kişilerin tutturduğu yola göre şekillendik. Bacaklarımız da artık edindiğimiz alışkanlıklara göre ilerliyor. Bacaklarımızdaki hareketin kendi hareketimiz olduğunu sanarak yürüyoruz ama aslında böyle değil, ayak uydurduğumuz küçük bir kalabalıkla birlikte atıyoruz adımlarımızı, bacaklarımızın emin ilerlemesinin tek nedeni gelenekçi oluşumuz. Ya başlardaki sevinci bulur, adımlarımızı değiştiririz - diye sözünü tamamlıyorsun-ya da en kasvetli normalliğe mahkum oluruz.
Sen bana bir savaşta kahramanca dövüştüğü halde, sırf ordusu arkasından gelmediği için barış masasına oturmak zorunda kalmış, yenik bir komutanı hatırlatırdın Gülay.
"En itibarlı ve en sözü geçen sınıf, kabadayı, aynı zamanda ağırbaşlı olanlardı. Bunlar olur olmaz şeyler için kavga etmezler, fakat kavga ederlerse ucunda ölüm olsa da yılmazlar."