Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Artık ölmekten başka yapılacak şey kalmamıştı. Bunu gayet sakin karşılıyor, mümkün olduğu kadar sıkıntısız bir şekilde bu dünyayı bırakıp gitmek istiyordu.
Sayfa 141Kitabı okudu
Artık ölmekten başka yapılacak şey kalmamıştı. Bunu gayet sakin karşılıyor, mümkün olduğu kadar sıkıntısız bir şekilde bu dünyayı bırakıp gitmek istiyordu.
Sayfa 141Kitabı okudu
Reklam
Romanın Macerası: Bozkurtların Ölümü Atsız'ın, tarihin tozlu sayfalarından çıkardığı Kür Şad'ın hikâyesidir. 639 yılında Çin sarayını basan 41 yiğidin hikâyesini Atsız Fransız kaynaklarından, muhtemelen Hüseyin Cahit'in De Guignes tercümesinden, daha üniversite yıllarında okumuş olmalıdır. Çin kaynaklarında Cie-şı-şuay olarak geçen
Sabahattin Ali'nin Esirler piyesinden yıllar sonra bu defa ülkücü gençler Kür Şad ihtilalini piyes olarak sahneye koymuşlardır. Çağlar Sanat Tiyatrosu adı altında bir tiyatro grubu oluşturan ülkücü gençler, Gençosmanoğlu'nun Kür Şad İhtilali Destanı'nı Kürşad İhtilâli adıyla 1976 yılının Şubat-Nisan aylarında iki ay süreyle temsil etmişlerdir. Eserin rejisörü Devlet Tiyatroları sanatçısı İsmet Hürmüzlü'dür. Ankara Demirtepe'deki Güneypark Gazinosu'nda temsil edilen piyeste Kür Şad rolünü İsmet Hürmüzlü, Kıraç Ata rolünü Yağmur Tunalı oynamıştır (Tunalı 2013: 178-187).
Hayat bir kere verdiği hükümleri biz farkında olsak da, olmasak da tatbik eder ve onlara itaatle boyun eğmek lazımdır.
Mademki bir kere birbirimizi görmüştük, ne vaziyette ve nerede olursak olalım, artık unutamazdık. Artık bundan sonraki hayatımız, tekrar birbirimizi bulmak için sessiz, fakat ebedi bir didinme olurdu. Biri diğerinin yaşayabilmesi için elzem olan iki mahluktuk biz, bunu istesek de, istemesek de…
Reklam
Dünyada en tahammül edilemeyecek şey de artık aşık olmadığımız birisiyle beraber yaşamak mecburiyetidir.
Eski ve yeni bütün bediiyatçılara göre, sanat eserleri maddî hayat işlerinden arttırılabilmiş bir faaliyet fazlasının mahsulleridir. Eski Yunanistan'da büyük bir sanat medeniyeti vücuda geldiyse, bunu Yunanîler süflî işlerde kullandıkları esirlere borçludurlar. Esirler dağda, tarlada çalışır, efendiler şehirde şiir söyler, heykel yontar, mâbed kurardı.
Okul, esirler ve gardiyanlar yetiştirmek için kurulmuş bir kurum; din, halkı daha kolay sömürmek için zayıflatıcı araç; ahlâk ise ancak koyunlarda görülen ahmakça bir sabır prensibi.
Sayfa 29
Güzelliğe hücum edenler içlerinde ve dışlarında güzelliğin en ufak bir eserini bile taşımayanlar ve güzel bir şey yapmaya asla muktedir olamayanlardır. Onlar böylece kendi mahrumiyetlerinin intikamını aldıklarını zannederler.
Sayfa 186
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.