Idare edenlere "devletli adam" demek doğru değildir, onlara mesul insan demek daha doğru olur. Filhakika devletin mesuliyet iradesini kullananlar mağrur değil, fedakar olmalıdırlar.
Çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz. Tek tek her birimizi mutlak anlamda bir hava boşluğuna, dışarıya tümüyle kapalı bir odaya hapsetmekle sonunda dudaklarımızın açılmasını sağlayacak baskının dayak ve soğuk aracılığıyla dışarıdan değil, ama iç dunyalarimizdan kaynaklanması amaçlanmıştı.
Bir şeyin nasıl meydana geldiğini izlemeyi deneyebilirsiniz, fakat o şeyin niçin öyle olduğunu bulamazsınız.
Bir şey olduğu gibidir, çünkü evren olduğu gibidir
Sizinle benim aramda bir fark görmüyorum. Hayatım birbirini izleyen olaylardır, tıpkı sizin gibi. Sadece, ben herhangi bir şeye bağımlı değilim ve geçip giden gösteriyi geçip giden gösteri olarak görüyorum, siz ise şeylere tutunup yapışıyor ve onlarla birlikte hareket ediyorsunuz.
Kendinizi şu ya da bu olarak, şunu ya da bunu yapan olarak düşünmekten vazgeçin. O zaman sizin her şeyin kaynağı ve kalbi(özü) olduğunuz idealiyle aydınlanırsınız.
Bununla birlikte de büyük bir sevgi, ne secim ne de bağımlılık konusu olan, fakat her şeyi sevilmeye değer kılan bir güç olan sevgi gelecektir.
Görmüyor musunuz ki sizin tüm sorunlarınız bedeninizin sorunlaridir-besin,giysi, barınak, aile, dostlar, isim,ün,güvence,hayatta kalabilme- bütün bunlar sizin bir bedenden ibaret olmadığınızı idrak ettiğiniz anda önemlerini yitirirler.
Var olan her şey, ben olarak vardır. Benden farklı hiçbir şey yoktur. Ikilik yoktur, dolayısıyla acı, ıstırap da yoktur. Sorun diye bir şey yoktur. Bu, içinde her şeyin kusursuz olduğu bir sevgi alemidir.
Gerçek, kişinin o zahmetli kafa yoruşuyla bulunmaz, gerçek kendini ona kendi verir, kendi ışığı içinde görünür ve insanın ödevi, sadece kendini ona açması ve bundan sonra onu gördüğü ve duyduğu gibi telakki etmesidir.