Âl-i imran suresi 8 ayet
Ey Rabbimiz, Bizleri doğru yola ulaştırdıktan sonra kalplerimizi kaydırma, bize tarafından bir rahmet ihsan buyur. Şüphesiz ki sen, bütün dilekleri veren Vehhab, ancak sensin!"
Âl-i İmrân, 8
“Ey Rabb’imiz, bizleri doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi kaydırma, bize katından rahmet bağışla, kuşkusuz sen bağışı bol olansın.”
Sayfa 69
Reklam
رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنْتَ الْوَهَّابُ." "Ey Rabbimiz! Bizi (doğru yola) hidâyet buyurduktan sonra(, kalplerini râzı olmadığın yorumlara kaydırdığın kimselere yaptığın gibi, bizim) kalplerimizi (de haktan) kaydırma ve bize tarafından bir rahmet bahşet (ki, hakta sebata muvaffak olalım ve günahlarımızdan kurtulalım)! Şüphesiz ki (karşılık beklemeden bolca bağış yapan) Vehhab Sensin, ancak Sen!"
Ey Rabbimiz, bizleri doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi kaydırma, bize katından rahmet bağışla kuşkusuz sen bağışı bol olansın.. “Al-î imran / 8 “
Üstadımızın Üstadı Hacı Ali Haydar Efendi (Kuddise Sırruhu), Üstadımız Hacı Mahmud Efendi Hazretlerine, kalbinin kaymaması için şu duayı devamlı okumasını vasiyet etmiştir: رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُو بَنا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنْتَ الْوَهَّابُ» Ey Rabbimiz! Bizi hidayete eriştirdikten sonra kalplerimizi kaydırma. Bize tarafından rahmet bahşeyle. Şüphesiz ki sen ancak sen son derece hibe edensin." (Ali Imran Suresi: 8)
Perdenin ortadan kalktığı esnada en büyük hüsran, Hakkın kendisine dair ilimden mahrum bıraktığı kimseye aittir. Çünkü cehalet hüsranı, özellikle de Allah’ı bilmemek konusunda olmak üzere, en büyük hüsrandır. Himmetinin konusu dünyada ilâhî sırların keşfi olan ve bunu elde eden kimse, hiç kuşkusuz ki, iki diyarda kazançlıdır ve iki derece elde etmiştir. Şâyet bu gaye dünya hayatında gerçekleşmezse, kişinin âhiret hayatında buna ulaşması kaçınılmazdır. Bu ikisi arasındaki yegane fark, ilâhî sırların kendisine keşf edildiği kimsenin sırları sürekli müşâhede etmekle dünya hayatında elde ettiği nimet lezzetidir. Buna göre büsbütün mahrum olan ise, himmetinin konusu dünya hayatında derecelerin mânâlarını elde etmek olmayan kimselerdir. Allah bizleri isim ve sıfatlarını müşâhede ederken edebe sarılan, zâtının sırlarının nûrlarının parıldayışları esnasında irfan nimetiyle mutlu olanlardan eylesin! (Âmin) “Rabbimiz! Bize hidâyet ettikten ve katından bizlere rahmet verdikten sonra kalplerîmizi kaydırma. Rabbimiz! Sen çok vericisin.” [ Ali imran, 3/8] Senin rahmetin, ihsanın ve cömertliğin ile senden diliyoruz, Ey Kerîm, ey Tevvab! Hamd, bir olan Allah’a mahsustur; selâm, hidâyete tabi olanların üzerinedir.
Reklam
66 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.