Aptallara göre insanlar; ırk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk, din ve dil başta olmak üzere 8'den fazla kategoriye ayrılırlar. Halbuki olay, bu kadar komplike değildir. İnsanlar, sadece 2'ye ayrılırlar: İyi insanlar ve kötü insanlar.
Bana kalırsa bir okulda en kötü şey; korku, baskı ve her şeyi herkesten iyi bilir görünme yollarına baş vurmaktır. Böyle bir eğitim, öğrencide sağlam duyguları, içtenliği, kendine güveni yok eder. Boyun eğen bir insan yetiştirir.
Hayat hüzünleri, acıları, ağrıları, bir yandan da sevinçleri ve mutluluklarıyla akmaya devam ediyor. Kimi en acılı gününü yaşarken kimine yepyeni kapılar açılıyor. Velhasıl, dünya durmadan dönerken herkes kendi hayatını, kendi kaderini yaşamaya devam ediyor. Her sabah doğudan yüzünü gösteren güneşin, gün batımına kadar kime ne göstereceği her zaman olduğu gibi yine belli değil.
Bir hayvanın kayıtsız, şartsız, fedakar bağlılığı ve sevgisi, size aynı zamanda insanların sahte dostluklarını ve istikrarsız sadakatlerini görme fırsatı verir.
Bir sen, bir ben, sevgilim, bir de bu bahar...
N'eyleyim sen güzelsin, bende gençlik var.
Ölüm gibi mukadder bir yol ki bu aşk,
Üçü tâ Leylâ ile Mecnun'a çıkar...