Öncelikle 1920 yılında yazılmış bilim kurgu kurgu romanının neden bu kadar geç duyulduğu/popülerite kazandığı benim için halihazırda merak konusu. Bu konuya takılmamış sebebi ise BİZ' den esinlenen diğer bilim kurgu kitapları okuyup bunun daha sonraya kalması. Sonuç itibariyle geç de olsa arkadaş tavsiyesiyle okudum ve bir ilk örneği görmek
Bilimkurgu Klasikleri'nden ve Ray Bradbury'den bir kitabı daha keyifle okuyarak bitirdim. Yazarın anlatımı kitabı hızlı bitirmemde çok etkili oluyor. Forumdaki bazı arkadaşlar Ray'in anlatımındaki betimlemelerinden yakınsa da ben çok seviyorum yazarın bu yönünü.
Mars Yıllıkları seri içindeki Yakma Zevki gibi yazara ait birçok öyküden oluşuyor. Yine Yakma Zevki'ndeki gibi tek bir tema üzerine yazılan öyküleri içeriyor. Hepsi birbirinin devamı gibi. İki kitapta da ortak 2-3 öykü var. Bu öyküleri tekrar okumak güzeldi. Mars sakinlerini ve Dünya insanlarını çeşitli fikirlerle bir yerde birleştiren yazar şairane diliyle harika bir anlatıcı konumuna geçiyor.
Fahrenheit 451 ve Yakma Zevki kitaplarını beğenenler bu kitabı de sevecektir.
Mars YıllıklarıRay Bradbury · İthaki Yayınları · 20201,786 okunma
Yüzü; üzerine yağmur yağabilecek fakat yağmuru hissetmeyen, üstünden bulut gölgeleri geçebilecek fakat hiçbir gölgeyi fark etmeyen, kar kaplı bir ada gibiydi.
Bilim Kurgu denilince oturup bir düşünürdüm.
Bu yargımı 451 ile kırdım.
Çok hassas bir zekayla yazılmış olan bu kitap her türlü duyguyu barındırıyor.
Kitap da insanlar da düşünme yetisi oluşturmak istemeyen bir grup anlatılmış ince çizgiler halinde. Mental açıdan zekice planlanmış bir harekat, "düşünen her insanı aforoz etmek". Tabii ki bir Ülke'ye liderlik yapıyorsanız kaçınılmaz. :) Görevi kitapları yakmak olan bir itfaiyecinin, çevresindeki insanların düşünme yetisini tamamen kaybettiğini görmesi üzerine, ilgisinin o yaktığı kitaplara kayması.. Kitap bunları anlatırken, bizi düşünmeye itmiş.. Ne harikaydı..
Her dönemi anlatan, her dönem de başımızda böyle insanların olacağını anlatıyormuş.. Haklıymış, sağlıcakla ve düşünceyle kalın.
Bunun gibi kitapların neden çok önemli
olduğunu biliyor musun? Çünkü onlar
nitelikliler. Peki nitelik sözcüğünün anlamı
nedir? Bana göre dokusudur. Bu kitabın
gözenekleri var. Özellikleri var. Bu kitap
mikroskop altına girebilir. Camın altında sonsuz bir bollukla geçen bir yaşam bulursun. Ne kadar çok gözenek olursa, bir yaprak kâğıt üzerine her santimetrekare için doğrulukla kaydedilmiş yaşama ilişkin daha çok olur ve sen daha çok “yazınsal” olursun. Neyse, bu benim tarifim. Ayrıntıyı anlatmak. Yeni ayrıntıları. İyi yazarlar yaşama sık sık dokunurlar. Ortalama yazarlar üstüne hafifçe dokunup geçerler. Kötü olanlar ona tecavüz edip, leşini sineklere bırakır.
“İşte şimdi kitaplardan neden nefret edilip
korkulduğunu anlıyor musun? Onlar yaşamın
yüzündeki gözenekleri gösterirler. Sadece
rahatlık içindeki insanlar ay gibi gözeneksiz,
tüysüz, ifadesiz yüzleri balmumuyla sıvar. Artık çiçeklerin, kara toprak ve bol yağmurla yetişmek yerine, çiçeklerin sırtından geçinmeye çalıştığı bir zamanda yaşıyoruz. Havai fişekler de, bütün şirinliklerine karşın, yeryüzünün kimyasından gelirler. Yine de biz bir şekilde, çevrimi gerçeğe eriştirmeden, çiçekler ve havai fişeklerden gıdalanarak boy atabileceğimizi sanarız.
O bir şeyin nasıl yapıldığını değil, niçin yapıldığını bilmek istiyordu. Bu sıkıntı verici olabilir. Birçok şeye niçin diye sorarsın, eğer sürdürürsen gerçekten çok mutsuz olursun. Zavallı kızın ölmesi daha iyi olmuş.”
“Evet, ölmüş.”
“Şanslıyız ki onun gibi acayip kişiler çok sık
olmuyor. Onların birçoğunu geç olmadan, daha tomurcukken nasıl
Bugün itibariyle bitidiğim kitap, beni özellikle kitapların olmadığı bir dünyanın mı yoksa herkesin sadece tek bir kitabı ezberinde yaşadığı bir dünyanın mı tercih edilesi olduğu üzerine düşündüren bir kitap. Kitapsız bir dünyayı hayal bile edemedim nefessiz kalmak gibi bir şey. Bir yandan düşünmenin düşman olarak ilan edilmesi ve bunun günümüzde halen devam etmesi ilginç bir şekilde her şeyi gözden geçiyorsun okuyunca
Eğer politik bakımdan mutsuz bir adam istemiyorsan, kaygılandıracak bir soruda ona iki bakış açısı verme, birini ver. Daha da iyisi hiç verme. Bırak savaş gibi bir şeyin var olduğunu unutsun. Eğer Devlet yetersizse, havaleliyse ve vergi delisiyse, insanların Devlet üzerine endişelenmesindense bırak böyle olsun. Huzur, Montag. Onlara yarışmalar düzenle, en popüler şarkıların sözlerini, devletlerin başkentlerini veya lowa’da geçen yıl ne kadar mısır yetiştirildiğini bilerek kazansınlar. Onları patlamalarına neden olmayacak bilgilerle doldur, öyle lanet olası ‘olaylarla’ tıka basa yap ki, kendilerini bilgileriyle gerçekten “zeki” hissetsinler.