Not
Para kaybedeceğimi de bilsem ne faiz ne de dövizle işim olur... Bunları tavsiye edeni de hayatımdan çıkarırım... Bakalım işin sonunda kimi pişman edecekler...🤔 Sabah akşam araştıracam, verileri okucam birileri de faizi yatırım zannedecek...
Size Bıraktım
Bana Mevlana'yı, Yunus'u verin Mecnun'u, Leyla'yı size bıraktım Kırk yıldır susuzum, bir tas su verin Irmağı, deryayı size bıraktım Talipli değilim şöhrete, şana, Makamı, rütbeyi yük etmem cana Dostluk, sevgi, şefkat yetişir bana, Dövüşü, kavgayı size bıraktım. Zaman yoktur ekip, biçip, sürmeme Ham topraktan haram mahsul dermeme Bir tek gönül kâfi gelir girmeme Konağı, sarayı size bıraktım. Çokta değil, hakta buldum huzuru, İstediğim alınteri, göznuru Benliği, kibiri, iğrenç gururu Faizi, bankayı size bıraktım. Hiç biriniz telaş etmesin boşa Doyacak gözünüz toprağa, taşa.. Beni inancımla koyun başbaşa.. Topyekün dünyayı size bıraktım Abdurrahim Karakoç
Reklam
Faiz Yemek Ve Günahı
Ebû Hüreyre'nin (r.a) rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Resûl-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Miraca çıkarıldığım gece, tepemde; yedinci kat gökte şimşekler, yıldırımlar, gök gürültüleri işittim. Oraya baktığımda karınları ellerinde bazı kimseleri gördüm. Karınlarında, dışardan bakıldığında da görülebilen yılanlar vardı. Ey Cebrail! Bunlar da kim böyle? diye sordum. Onlar faiz yiyenlerdir, dedi." Atâ el-Horasânî'nin rivayet ettiğine göre Abdullah b. Selâm (r.a) şöyle demiştir: Faiz yetmiş iki günahı içinde barındırır. Allah (c.c) kıyamet günü iyi veya kötü herkese kıyam etme müsaadesi verir, ancak faiz yiyene bu müsaadeyi vermez. Çünkü o her kalkmaya çalıştığında şeytan çarpmış gibi yere düşüverir. Hz. Ali'nin (r.a) dediğine göre; Resûlullah (s.a.v) şu yedi kişiye lânet etmiştir: "Faiz alana, faizi verene, faize şahitlikte bulunana, faiz alımı için katiplikte bulunana, dövme yapana ve yaptırana, hülleciye ve hülle yaptırang, zekatını vermeyene"
Tenbihü'l Gâfilîn
Tenbihü'l Gâfilîn
(Aminnnn) Maalesef ki
Biz namazı bile zâyi eden bir toplumuz. Dininin direğini yıkmış bir toplumuz. Direği, temeli yıkık bir binanın beşinci katını atma hayaliyle tutuşuyoruz! Evlerimiz Allah’ı hatırlatmıyor, dostlarımız gaflete sürüklüyor, boş işlerde üstümüze yok, dilimizde zikrullah yok, faizi zinası eşcinseli kumarı içkisi bol olan bi topluma dönüştük. Böyle bir hâlde Allah bize ümmetin mazlumlarına yardım etme şerefini bahşeder mi? Yaşadığımız gibi yönetiliyoruz. Asıl suçlu her birimiz fert fert olmak üzere biziz. Yalancıyız, hileci, sahtekar, torpilci, rüşvetçiyiz. Allah bize Kudüs’ü fethetme şerefini nasıl ihsan etsin? Bu halimizle Ebu Ubeyde’nin dediği gibi ümmete yardım etme şerefinden izzetinden çok uzağız. Allah’ın değil, materyalizmin kulu köpeği haline getirilmişiz. Çare; önce fert fert sonra toplum olarak Allah’a dönmek. Madden güçlenmeliyiz ama manen teyid almadıkça en güçlü maddeler de yok olmaya mahkum. Allah bizi zalimleri kahretmeye lâyık hâle getirsin.
Aşkın Muhasebesi
Aşklara da gecikme faizi uygulansa ya; kesin zengin olurum, sonra sevdamızı icraya verip seni bulurum..
KÜSTAHLIKTA SON SINIR!
İnsanların, kendilerini yaratan Allah'a karşı küstahlık etme ve cür'etkârlık gösterme konusunda ne kadar ileri gidebileceğini gösteren bir âyet var. Bu âyet üzerinde bir miktar duralım, hayatımız için sonuçlar çıkarmaya çalışalım. Rabbimiz buyuruyor: "Âyetlerimiz kendilerine apaçık birer delil olarak okunduğunda, (öldükten sonra)
Reklam
553 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.