"Hakimiyet milletindir; halkın seçme ve seçilme hakkı vardır" palavralarına kim aldanır?! Bu sözlerin ne değeri olabilir?!Bu öyle bir aldatmacadır ki üzerinde konuşmaya bile değmez. Hakimiyet milletin öyle mi?Şu aç, zavallı, cahil, aldatılmış milyonların öyle mi?
Bir müslümanın temsilcilik görevi; Allah'ın ahkamını, şeriatını beşer hayatına yansıtmak, İslâm düşüncesinden doğmuş olan İslâm nizamını dünyaya hakim kılmak, toplumların hayatını ona göre düzenlemek yolunda çaba harcamak suretiyle ifa eder. O, İslâm düşünce sisteminin hayata geçirilmek üzere planlandığını; İslâm'ın yeryüzünde varolabilmesi ve uluhiyetin sadece Allah'a tahsis edilebilmesi için İslâm nizamının hayata geçirilip hakim kılınmasının şart olduğunu bilir; çünkü uluhiyeti sırf Allah'a tahsis eden bir topluluk bulunmadıkça, bireysel ve sosyal hayatlarını Allah'ın nizamı doğrultusunda ayarlayan bir cemaat mevcut olmadıkça yeryüzünde İslâm'ın varlığından bahsetmek imkansızdır. Müslümanlar Allah'ın yardım ve desteğine ancak bundan sonra kavuşabilirler; zira bu yardım ve zafer değişmez bir şarta bağlanmıştır:
"Elbette Allah kendine yardım edene yardım edecektir; şüphe yok ki Allah çok kuvvetli, çok izzetlidir. Onlar ki şayet kendilerini arzda makam ve iktidara getirirsek namazı kılarlar, zekatı verirler, ma'ruf ile emr ve münkerden nehy ederler! Bütün işlerin akıbeti de sırf Allah'a aittir."
(Hacc/40-41)
İslam, insanların pozitif ilimler alanındaki hiçbir kazançlarını ellerinden almayacak, tersine bu gelişmeyi güçlü bir şekilde ileri hedeflere doğru sürdürecektir.
Güya din sadece vicdanlarda yer etmiş bir inançtan ibaretmiş, pratik hayatla ilgili bir nizam değilmiş, onun için de "din için olan cihad" inançları zorla vicdanlara yerleştirmek için cihad olurmuş... Fakat İslam'da durum hiç de böyle değildir.
Ortada İslam'ın kabul edip razı olduğu, yarısı İslam, yarısı cahiliye olan bir başka sistem yoktur. İslam'ın görüşü açıktır. Hak bir tanedir, birkaç tane değil. Bu hakkın dışında kalan her şey dalalettir.