Kendi kalbine bakamayanın yaşamı bulanıktır; kendi yüreğine bakabilme cesareti gösterenler gönlünün muradını keşfedenlerdir. Dışarıya bakan rüya görür, hayal dünyasında kaybolur; içeriye (kalbine) bakan uyanır, kendini keşfeder.
(Carl Jung)
İnsanlar mutlaka sosyal roller içinde bulunacaktır ve sosyal roller içinde yaşamını sürdürecektir. Önemli olan, bu sosyal rollerin ona empoze mi edilmiş, yoksa kendi istemi ile mi bu sosyal rolleri yüklenmiş olduğudur.
Yola çıkınca her sabah,
Bulutlara selam ver.
Taşlara, kuşlara, Atlara, otlara,
İnsanlara selam ver.
Ne görürsen selam ver.
Sonra çıkarıp cebinden aynanı
Bir selam da kendine ver.
Hatırın kalmasın el gün yanında
Bu dünyada sen de varsın!
Üleştir dostluğunu varlığa,
Bir kısmı seni de sarsın.
Üstün Dökmen
Allah dostlarından gönül ehli birisi, bir gün yolda giderken, Mecnun'u çok üzüntülü ve kederli bir halde toprağı karıştırıp, uğraşırken gördü. Ona biraz baktıktan sonra dedi ki:
-Ey çaresiz Mecnun! Toprağı böyle karıştırarak ne arıyor ve ne yapıyorsun?
Mecnun adamın yüzüne dikkatlice bakarak, sevgi dolu gönlünden gelen bir ses ile şöyle cevap veriyordu:
-Leylamı arıyorum!
Gönül ehli insan, Mecnun'un bu cevabı karşısında hayret etti ve tekrar sordu:
- Leyla'nı toprak içinde mi bulacaksın? O bir temiz incidir, toprakların içinde ne arar, ne gezer!
İçi aşk ateşiyle yanan, kendini adeta kaybetmiş Mecnun bu sefer de şöyle söyler:
- "Ben onu her yerde arıyorum! Belki bir yerde bulurum..."
Aşk ağacının yükü yapraksızlıktır. Kimin yaprağı varsa aşk ehli olmadığını iyi bilsin. Aşk birinin gönlü menzil edindiği zaman onun varlıkla olan ilişkisini koparır.
Kâinatın varlığının devam sebebi aşktır. Lakin aşk dertsiz eksik kalır. Meleklerde âşık vardır ama onlar dertten arîdir. Dert mahlûkatlar içinde insana mahsustur.