buralarda diye düşündü cam, parmaklarını suya daldırarak, bir gemi batmıştı ve yarı uykulu, rüya görür gibi, can verdik, her birimiz yalnız, diye mırıldandı.
bıçağı alıp babasının kalbine saplamak bir simge olarak sürekli içinde taşıdığı bir şeydi. ancak şimdi, yaşı büyüdükçe ve orada oturup iktidarsız bir öfkeyle ona bakarken, öldürmek istediği aslında babası, kitap okuyan o yaşlı adam değil, üzerine çullanan o şeydi – belki haberi bile olmadan; soğuk ve sert pençeleri ve gagasıyla tekrar tekrar
sadece hayatı düşünüyordu – ve gözlerinin önüne kısa bir zaman şeridi, yaşamış olduğu elli yıl seriliyordu. işte oradaydı, tam karşısında – hayat. hayat, diye düşünüyor ama düşüncesi yarım kalıyordu. hayata bir göz atıyordu, çünkü orada olduğunu hissediyordu, gerçek bir şeydi, mahrem bir şeydi, ne çocuklarıyla paylaşıyordu onu ne de kocasıyla. aralarında bir çeşit muamele vardı, kendisi bir taraftaydı, hayat öteki tarafta ve mrs. ramsay hep hayatın üstesinden gelmeye çalışıyordu, hayat da onun; bazen de (tek başına otururken) pazarlık ediyorlardı; yaşanan muhteşem barışma sahnelerini hatırlıyordu; ancak çoğu zaman, tuhaftı ama, itiraf etmesi gerekirdi ki, hayat dediği bu şeyin korkunç, saldırgan, eline fırsat verdiğinizde üstünüze çullanmaya hazır olduğunu hissediyordu.
ama oğlu ondan nefret ediyordu. yanlarına gelmesinden, tepelerinde durup onlara bakmasından nefret ediyordu; araya girmesinden nefret ediyordu; hareketlerindeki coşkudan ve görkemden nefret ediyordu; onun o müthiş beyninden; hoşgörüsüzlüğünden ve egoizminden (onunla ilgilenmelerini emredercesine, orada öylece duruyordu); ama her şeyden çok babasının etraflarında titreşen, annesiyle ilişkisindeki mükemmel uyumu ve sadeliği bozan o gürültücü duygularından nefret ediyordu. gözlerini sayfadan kaldırmazsa onun çekip gitmesini sağlayabileceğini umdu; annesinin, babası yanlarında durduğu an dağıldığını bildiği dikkatini yeniden kendine çekmek için, parmağını hırsla bir sözcüğün üzerine bastırdı. ama hayır. mr. Ramsay hiçbir şekilde gitmiyordu. orada durmuş, sevgi bekliyordu.