Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

.m

.m
@fanikedi
ellerde duyulan bir çeşit bulantı bu.
75 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
ama oğlu ondan nefret ediyordu. yanlarına gelmesinden, tepelerinde durup onlara bakmasından nefret ediyordu; araya girmesinden nefret ediyordu; hareketlerindeki coşkudan ve görkemden nefret ediyordu; onun o müthiş beyninden; hoşgörüsüzlüğünden ve egoizminden (onunla ilgilenmelerini emredercesine, orada öylece duruyordu); ama her şeyden çok babasının etraflarında titreşen, annesiyle ilişkisindeki mükemmel uyumu ve sadeliği bozan o gürültücü duygularından nefret ediyordu. gözlerini sayfadan kaldırmazsa onun çekip gitmesini sağlayabileceğini umdu; annesinin, babası yanlarında durduğu an dağıldığını bildiği dikkatini yeniden kendine çekmek için, parmağını hırsla bir sözcüğün üzerine bastırdı. ama hayır. mr. Ramsay hiçbir şekilde gitmiyordu. orada durmuş, sevgi bekliyordu.
Sayfa 43
.m okurunun profil resmi
ama ne kadar denerse denesin, böyle şeyler demeyi beceremiyordu, kızgındı, verdiği söze de bağlıydı, yine de james'e sezdirmeden, babasına duyduğu sevgiyi bir tek onun anlayabileceği şekilde belli ediyordu. çünkü diye düşündü, elini suya daldırarak, çünkü diye düşündü, kayıtsız gözlerini yelkenlerden ayırmayan, arada bir anlığına ufka bakan james'e bakarak, sen bunu, bu baskıyı, bu duygu bölünmesini, bu olağanüstü kışkırtılmayı yaşamıyorsun. ... cam için dünyadaki en çekici insan oydu; ekleri çok güzeldi, ayakları da, sesi, söyledikleri, tezcanlılığı, aksiliği, tuhaflıkları, tutku dolu oluşu, herkesin önünde, can verdik, her birimiz yalnız, diyebilişi, insanlardan uzak duruşu da çok güzeldi. ama yine de kabul edilemez bir şey var ki, diye düşündü cam, dimdik oturup, o da bütün çocukluğunu zehirleyen ve içindeki acı fırtınalar kopartan duyarsızlığı ve kaba körlüğüydü, şimdi bile geceleri öfkeden titreyerek uyanıyor ve onun verdiği emirlerden birini hatırlıyordu; aşağılayarak, "şunu yap, bunu yap" deyişini; "bana itaat et" diye tahakküm edişini. bu yüzden hiçbir şey demeden, inatla ve üzüntüyle, huzur örtüsüne bürünmüş sahile baktı; oradaki insanların hepsi uykuya dalmış sanki, diye düşündü; duman kadar özgürler, birer hayalet gibi serbestçe gelip gidebilirler. orada hiç acı çekilmiyor, diye düşündü. (187)
Reklam
.m bir yorumu yanıtladı.
sadece hayatı düşünüyordu – ve gözlerinin önüne kısa bir zaman şeridi, yaşamış olduğu elli yıl seriliyordu. işte oradaydı, tam karşısında – hayat. hayat, diye düşünüyor ama düşüncesi yarım kalıyordu. hayata bir göz atıyordu, çünkü orada olduğunu hissediyordu, gerçek bir şeydi, mahrem bir şeydi, ne çocuklarıyla paylaşıyordu onu ne de kocasıyla. aralarında bir çeşit muamele vardı, kendisi bir taraftaydı, hayat öteki tarafta ve mrs. ramsay hep hayatın üstesinden gelmeye çalışıyordu, hayat da onun; bazen de (tek başına otururken) pazarlık ediyorlardı; yaşanan muhteşem barışma sahnelerini hatırlıyordu; ancak çoğu zaman, tuhaftı ama, itiraf etmesi gerekirdi ki, hayat dediği bu şeyin korkunç, saldırgan, eline fırsat verdiğinizde üstünüze çullanmaya hazır olduğunu hissediyordu.
Sayfa 68
.m okurunun profil resmi
bir kısım vardı, mr ramsay'ın onu karamsarlıkla suclayıp kendi hâline ragmen umutlu ve hayata karsı olumlu olması mrs ramsay'ı bu karamsar düsüncelerinden uzak tuttugundan bahsediyordu sanırım, bulamadım orayı yine de aklımda bulunsun
.m okurunun profil resmi
camus'nun uyumsuz insanı aklıma geliyor mrs ramsay'ın düsüncelerini okudugumda ama uyumsuz insan kendi dünyasında bunları yasarken mrs ramsay ise kocasının gölgesi altında saklanmayı tercih ediyor ve bir nevi kacınıyor bircok seyden
.m yorumladı.
akşamlar, dünyanın her yerine aynı kederle mi iner?
.m okurunun profil resmi
aklıma turgut uyar'ın şu dizeleri geldi: "insan en çok sabahlan arar sevdiği kadını" diyor birisi, katılıyorum o sabahlara öğleler kaba yaşanır, kalındır akşamüstleri ince hüzünlü çiçekler alınıp verilebilir sabahtır yalnızlık nasıl sabah nasıl yalnızlık ve şiirsel hiçbir yanı yok sanılır var mıdır, vardır vardır, ama çiçeklerle değil kendi başına zımparataşı gibi acımasız

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
(ben, belki de hiçbir zaman tamamen mutlu olamadım. ama biliriz ki mutsuzluk yitik cennetler gerektirir.)
Sayfa 118
.m okurunun profil resmi
...her insan hayatı olanca doluluğua öykünür, yani tadına varabileceği yaşantıların tümünü yaşamak ister; hiçbir kişi yoktur ki bu sonsuz mirasın bir kısmını kendisinden çalınacağından korkmasın. fakat diyebilirim ki benim kuşağım her şeyi uç noktalarda yaşadı; çünkü önce zaferi tattık, ardından yenilgiyi. (118) aynaya bakıyorum kimim ben, birkaç saat sonra, ölümle yüz yüze geldiğimde, nasıl davranacağımı bilmek istiyorum. tenim korkabilir, ben korkmuyorum. (120) deutsches requiem
17 öğeden 1 ile 5 arasındakiler gösteriliyor.