Deniz Feneri, bilinç akışı tekniğinin yoğun şekilde görüldüğü, önemli örneklerinden biri. En çarpıcı özelliği, olaylardan ziyade, karakterlerin duygularına, düşüncelerine ve iç diyaloglarına yer verilmesi olarak kendini gösteriyor. Örneğin karakterlerden biri öldüğünde bile, yazar yalnızca öldüğünü söyleyip geçiyor, neden nasıl öldüğüne dahi yer vermiyor. Önemli olan olaylar değil, kişilerin iç dünyası çünkü.
Kitap ailenin küçük oğlu James’in Deniz Feneri’ne gitme hayaliyle ve bu hayalinin gerçekleşememesiyle başlıyor. Eserde yer alan Mr. ve Mrs. Ramsay karakterlerinin aslında Woolf’un kendi anne babasını temsil ettiği düşünülüyor, ailenin misafirlerinden olan ressam Lily’nin ise feminist görüşleriyle, Woolf’un kendi izlerini taşıdığı göze çarpıyor. Başlarda oldukça zorlandığımı, karakterleri takip edemediğimi, dikkat gerektiren bir okuma olduğunu söylemem gerek. Ancak özellikle ortalarına doğru beni oldukça saran ve sonunda çok güzel ve doyurucu bir okuma deneyimiydi.