Dokuz on yıl önce Rezzan diye bir arkadaşım, "Bilge etrafının, olanların farkında mısın?" diye sormuştu. O günden beri bu farkındalık meselesini düşünüyorum. İnsanların neyin farkında-bilincinde olduğunu anlamaya çalışıyorum. Ve ilginç bir şekilde kendi duygularından, kendilerinden bir haber; içlerindeki boşluklara başka şeyler yamamış eksikliğin ne olduğunun bile bilmeyen insanlarla karşılaşıyorum. İşin en kötü yanı yaşadıkları çoğu şeyi farklı bir hikâye yaratarak kabullenebiliyor olmaları. Kimse bir sürü yönüm var, hepsi bana ait ve tüm yönlerimi çok seviyorum iyi ki yaşıyorum diyemiyor. Çünkü kendini olduğu gibi ve yalansız kabullenip her hareketinin farkında olacak yürek yok. Eğer olsaydı çoğu kişi dingin ve huzurlu olurdu. İçten yanmalı sessizlikten bahsetmiyorum. Gerçek bir huzur ve kendini sevme rahatlığından bahsediyorum.