Beklemek, deniz fenerlerinin, kayaların, kalebentlerin işi. Rüzgar burgaçlarının göğsünü yontacağını bile bile beklemek… İnsan dediğin gökte bulut. Yaşam ne yana eserse o yana sürükleniyormuş. Bazen çivilenmiş gibi de kalabiliyor, rüzgarsız. Ama en çok deniz gibi kendini kıyıya vurup duruyor. Her vurduğu kıyıdan bir şeyler kopararak ya da özünü bırakarak çekiliyor kendi içine. Bunları tek tek anımsattım kendime.