"Fazlasıyla göz alıcıydı ama yapmacıktı. Eğlenceli bir kişiliği, şahane becerileri vardı ama zekası yetersiz, yüreği doğuştan çoraktı. O toprakta hiçbir şey kendiliğinden filizlenmemiş; hiçbir ağaç kendiliğinden meyve vermek hazzını tatmamıştı. İyi biri değildi; kendine özgü hiçbir özelliği yoktu. Kitaplardan aldığı şatafatlı cümleleri tekrarlayıp duruyordu. Ne bir teklif sunabiliyordu ne de kendine ait bir fikri vardı. Çok duyarlı olmak konusunda da atıp tutuyordu ama anlayış ve merhamet duygularından bihaberdi. "
Yapılan bir hesaplamaya göre gelişmiş ülkeler sadece kozmetiğe 15 milyar dolar harcıyor.Bu rakam,700 milyon insanın yetersiz beslenmesi sorununun çözümü için fazlasıyla yeterli olacak seviyededir.Newsweek dergisinin yayınladığı verilere göre ABD'de üretilen tüm kişisel ürünlerin 2/5'ini lüks ürünler oluşturuyor.Eğer çağdaşlık buysa-ki çoğu böyle düşünmektedir-İslam, çağdaş değildir.Çünkü bu durum sadelik, dayanışma ve tevazunun ruhuna ve gereklerine de aykırıdır. [Mart 1971]
Reklam
Devrim konusunda bu kadar korkak olmasa ne iyi olurdu
Hakiki özgürlükten eşitlik doğar. Yine de bu özgürlükte anarşi yoktur; çünkü herkes kendine koyduğu (zorlayıcı olmayan) yasaya uysa da, aynı anda bu yasaya, akıl yoluyla kendine ifşa edilmiş bir Dünya-Hükümdarının bir isteği olarak bakmalıdır. Öyle ki bu istek görünmez araçlarla herkesi ortak bir hükümet altındaki tek - görünür kilisenin daha önceden ve yetersiz biçimde temsil ettiği ve hazırlandığı - bir devlet içinde birleştirir. Tüm bunlar dışsal bir devrimden beklenemez, çünkü böyle bir karmaşa etkisini şiddetli ve sert biçimde gösterir. Ayrıca bu etki şartlara fazlasıyla bağlıdır. Üstelik yeni bir yapılanmanın tesisi sırasında bir kez yapılacak herhangi bir hata, yüzlerce yıl boyunca pişmanlıkla devam ettirilecektir, zira artık asla, ya da en azından yeni (ve her zaman tehlikeli olan) bir devrim olmadan değiştirilemez.
Sayfa 153 - Literatürk Academia Yayınları, 2. Baskı, Şubat 2017.Kitabı okudu
Narsist birey kendince çok özel biri olduğuna inandığı için he şeyin en iyisini, en fazlasını ister ve istediği her şeyi hak ettiğini düşünür. Hiçbir bedel ödemeden, çaba göstermeden, emek vermeden, sadece varolduğu için her şeye layık olduğuna inanır. Bu inanç günümüzde kapitalist propagandayla fazlasıyla desteklendiği için bireyin sorgulamadan kabul ettiği bir norm haline geldi ve maalesef öz güvenin ve benlik değerinin sahte ölçütlerinden biri oldu. Her şeyi hak ettiğine inanmayanların öz güvensiz, yetersiz, değersiz bulunduğu, “ezik” olarak etiketlendiği bir çağda yaşıyoruz.
Narsist birey kendince çok özel biri olduğuna inandığı için her şeyin en iyisini, en fazlasını ister ve istediği her şeyi hak ettiğini düşünür. Hiçbir bedel ödemeden, çaba göstermeden, emek vermeden, sadece varolduğu için her şeye layık olduğuna inanır. Bu inanç günümüzde kapitalist propagandayla fazlasıyla desteklendiği için bireyin sorgulamadan kabul ettiği bir norm haline geldi ve maalesef öz güvenin ve benlik değerinin sahte ölçütlerinden biri oldu. Her şeyi hak ettiğine inanmayanların öz güvensiz, yetersiz, değersiz bulunduğu, “ ezik ” olarak etiketlendiği bir çağda yaşıyoruz.
Narsist birey kendince çok özel biri olduğuna inandığı için her şeyin en iyisini, en fazlasını ister ve istediği her seyi hak ettiğini düşünür. Hiç bir bedel ödemeden, çaba göstermeden, emek vermeden sadece varolunduğu için her şeye layık olduğuna inanır. Bu inanç günümüzde kapitalist propagandayla fazlasıyla desteklendiği için bireyin sorgulamadan kabul ettiği bir norm haline geldi ve maalesef öz güvenin ve benlik değerinin sahte ölçütlerinden biri oldu. Her şeyi hak ettiğine inanmayanların öz güvensiz, yetersiz bulunduğu, "ezik" olarak etiketlendiği bir çağda yaşıyoruz.
Reklam
Narsist birey, hiçbir bedel ödemeden, çaba göstermeden, emek vermeden, sadece var olduğu için her şeye layık olduğuna inanır. Bu inanç günümüzde kapitalist propagandayla fazlasıyla desteklendiği için bireyin sorgulamadan kabul ettiği bir norm haline geldi ve maalesef özgüvenin ve benlik değerinin sahte ölçütlerinden biri oldu. Her şeyi hak ettiğine inanmayanların özgüvensiz, yetersiz, değersiz bulunduğu, “ ezik” olarak etiketlendiği bir çağda yaşıyoruz.
İçimde farklı iki kişi yaşıyor gibiydi: Bunlardan ilki, hayatın iğrençliklerini fazlasıyla tanımış, gündelik hayatın korkunçluğunun bilgisine ererek bunun altında ezilmişti; bu yüzden de hayata, insanlara güvensiz, kuşkulu, biraz çekingen, ürkekti; başkalarına ve o arada kendine karşı da yetersiz bir merhamet içindeydi. İnsanlardan uzak, kitaplarıyla baş başa, sessiz bir yaşam, ıssız manastırlar, orman bekçileri, bozkırda tek başına duran demiryolu bekçi kulübeleri, İran, kentin uzak, ıssız bir mahallesinde gece bekçiliği hayalleri kurar dururdu. İnsanlardan olabildiğince uzak, olabildiğince az insanlı, ıssız bir yaşam... İçimdeki öteki kişiyse, bilge kitapların ruhuyla kutsanmış, inanılmaz korkunçluklarla dolu gündelik hayatın muzaffer gücünü gözlemleyen ve bu gücün nasıl kolayca kendisinin de kellesini koparıp alabileceğini, yüreğini çamurlu topuklarıyla ezebileceğini hisseden, bu yüzden hep gergin, ama dişlerini sıkıp hayata karşı mevzisini de almış, her an, her kavgaya girmeye hazır gibiydi. Yufka yürekliydi, ama yüreği her an eyleme geçmeye hazır, canlı, aktif bir sevgiyle doluydu ve Fransız romanlarının yiğit kahramanları gibi, üçüncü işaretin verilmesiyle birlikte kılıcını kınından çekip dövüş durumu almaya hazırdı. S.423-424
Analitik Psikolojide Temel Kavramlar [6/7]
Bizim dilimiz psikolojik nüansları tasvir etmede inanılmaz derecede yetersiz kalır. Örneğin, Fransızca psikolojiye uygun değildir çünkü terimleri ve kavramları fazlasıyla apaçıktır fakat hukuk için idealdir çünkü hiçbir boşluğa yer bırakmaz. Ancak psikolojide birçok delik açık kalır, aslında kalmalıdır da, gereken anlayışa ancak böyle ulaşabiliriz. İngilizce daha uygundur, özellikle Anglosakson dilinden gelen kelimeler. Alman dili de gayet iyidir; Almanların şair ve düşünür ulusu olduğu söylense de Almanca henüz çok az gelişmiş ve belirsizdir. Haliyle Almanca felsefe için iyi bir dil değildir ama psikoloji için harikadır, gerçi siyasi tarihin de gösterdiği üzere Almanlar rezil psikologlardır. Çin’in yazı dili muhtemelen bizim amacımız için en uygun olandır çünkü hala işaretlere ve hiyerogliflere sahiptir, ayrıca her işarete özel bir anlam da yükleyebilirsiniz. Bunun en iyi görüleceği yer Laotse King çevirileri; hiyeroglifler öyle çok yönlüdür ki, onlardan birçok şey çıkarılabilir. Temel psikolojik hakikatler asla keskin hatlı terimlerle ifade edilmemeli. Uygun bir psikolojik terim daima belirsiz, sınırı belirlenmemiştir ama önemli bir şey aktarmayı da pekala başarabilirdir. Psikolojik bir terim ne kadar keskinse o kadar az şey ifade eder; sonuç olarak, hedeften de bir o kadar uzaktır çünkü ruhtaki hiçbir şey basit değildir. Her psikolojik varlık daima çok katmanlı ve çok karmaşık bir meseledir. Psişik hiçbir şey yalıtılamaz, psişik bir süreci yalıtabildiğinizi düşünüyorsanız o sürecin içindeki psişik yaşamı öldürdüğünüzden emin olabilirsiniz.
164 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.