Şöhreti seven, başkasının eyleminin kendisi için iyi olduğunu düşünür, hazzı seven kendi hissinin kendisi için iyi olduğunu düşünür, zihni olansa kendi eyleminin kendisi için iyi olduğunu düşünür.
Bilinmeyeni bilinene, öyleyse güncele ve olağana indirgemekte ayak direten psikoloji, bana son ucuna gelmiş gibi görünen bu alçalmanın ve korkunç enerji kaybının nedenidir.
“Felsefe somut gerçeklikten yola çıkmalı ve sonra tekrar somut gerçekliğe dönmelidir. Felsefenin hareket noktası öyle bir nokta olmalıdır ki, kişi bu noktadan başka bir noktadan başlayamasın. Başka hiçbir şeyden değil de yalnız ondan başlamamızı zorunlu kılan, kendini kayıtsız şartsız üstümüze
dayatan bu nokta, acıdır. Acı, ondan yola çıkmamızı gerektiren somut noktadır. Ve, acının karşısında aradığımız da mutluluktan başka bir şey değildir. Tüm düşünce, acı ve mutluluğun somut kutupları arasında kuşatılmıştır.” – Rene Le Senne,