Insanlık tarihi her zaman bir tür anlam arayışını dakikasına dakikasına sürdürmemiş olsa dahi, arayışı kesintiye uğradığı zaman bile bu arayışı sürmüştür. Böylesi bir anlam arayışının kaynaklandığı noktayı aramasinin nedeni ise: kendisini bilen ve bilinmez arasındaki ilişkiyi sağlamlaştırmak olarak ve aynı zamanda merakının kökünü bir dala
evreni insan türü üzerinden anlamaya kalkınca, tarih kazananların propagandası olmaya devam ediyor, ta ki kaybetme aşamasına gelene kadar... şimdi robotlardan daha büyük tehdit, antibiyotiğe direnç kazanmış ve tıbbın sonunu getirebileceği düşünülen bakterilerdir (doğayı ve Gaia'yı küçümsemeyin demiştim) ki robotların şarja muhtaç akıllı telefonlar devrinde sonsuz(!) enerjiyi nereden alacağı belirsizken robotlara bu kadar büyük umut bağlanması hele ki emekçi insanların umut bağlaması şaşırtıcı geliyor... her şeye tam hakim olduğunu sandığı anda, sorunlar çözümlerden hızlı çoğaldığı için, insanmerkezci bilim/felsefe/ideoloji, sorunlardan sıyrılmak bir yana, daha büyük sorunlar yaratma yeteneğine(!) sahip olmaya devam edecektir.
Cemaat, istikrar, özdeşlik
Sistem ve ideoloji üzerine farklı bakış açıları kazandıran, neredeyse her sayfasında düşündüren bir eser. Kitabın ilk otuz sayfasında kafanınızı duvara vurur sanki yazar. Çünkü pek bir şey bilmezsiniz, şaşırırsınız. O anda kendinizi tavşan
deliğinden düşen Alice gibi hissedebilirsiniz. Delikten düştükten sonra bazı
Kadınların yoğun ve gerçekten köklü biçimde İncil'le ve genel olarak teolojik felsefi yazılarla uğraşmalarına engel olunmuştu.
Bu nedenle kadın skolastikçi tanımıyoruz.
Ancak, kadın düşünürlerin yerlerini bulabildikleri başka bir felsefi akım vardı: Mistik. Mistik kelimesi Yunanca "myein" den gelir, "gözleri kapatmak" demektir. Usa odaklanmiş skolastisizme bir hareket olarak mistik, kendini açık ruhun, gizemli bilginin felsefesi olarak görünüyor