Sizce 21. yüzyılda insanlığa yönelik başlıca tehdit nedir: kamusal/kişisel finansal erimeler, ülkeler arası nükleer savaşlar veya altından kalkılamayacak kadar etkileyici olan ekolojik felaketler veya epidemik hastalıklar? Yazar Yuval Noah Harari'ye göre cevap, yukarıdaki seçeneklerden hiçbirisi değil. Tüm bunların yerine, en büyük varoluşsal
Bu kitap okuduğum en iyi romanlar arasında ilk üçe oynar.
Böyle çok uzun bir kitap görünce insan bir tereddüt edebiliyor sonuçta ortalama bir kitap 200-250 sayfayken bu tarz kitapların 1000 sayfadan fazla olması gözünüzü korkutabilir. Ama telaşa gerek yok çünkü bu kitap bir harika.
Kitapta aşk, evlilik, sevgi gibi konuların yanı sıra; teoloji, ölüm, intihar, savaş vb. konular da işleniyor. Felsefe, sosyoloji, psikoloji, teoloji ve daha birçok alanda roman olmasına rağmen yazılar bulunduruyor. İnanılmaz akıcı bir şekilde giderken koskoca 1062 sayfa da bir tane mantık hatası yok. İnanılmaz bir kurgu. Harika bir karakter kadrosuna sahip. Her karakteri ayrı ayrı tanıyor seviyor, kızıyor belki nefret ediyorsunuz. Bu mükemmel bir şey. Tolstoy resmen dehasını ortaya koymuş. Yüzlerce sayfa önce olan bir olayı hatırlamak ondan bahsetmek inanılmaz bir şey. Kitabın diyaloglarından zaten bahsetmiyorum. Okuduğum en iyi diyaloglar olabilir. Kitapta yapılan iğnelemeler, göndermeler o kadar ustaca ki dipnotta olmasa anlamak mümkün değil. Keşke bize küçükken bu ve bu tarz kitapların kısaltılmış versiyonları yerine böyle tam versiyonlarını okutsalardı.
Okuması çok zevkliydi. Herkese sonuna kadar tavsiye ederim. (İnceleme dışında birkaç şey de yorumlarda bahsettim bakabilirsiniz.)
Anna KareninaLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201939,5bin okunma
''Erkekler mi, öff! Kaçasım geliyor. Niçin onların istediği her şeyi yapasın ki?'' (sf. 11)
Kadınlara soruyorum:
Bir erkeğe kayıtsız şartsız teslim olup onun tahakkümü altına girmek mi?
Yoksa kendi ayaklarının üzerinde durup isteklerinin doğrultusunda bir aşk yaşamak mı?
Rus asıllı psikanalist ve yazar olan
"Üç bin yılın hesabını göremeyen karanlıkta yolunu bulamaz; günü gününe yaşar ancak."
Goethe
Kitabın tanıtımındaki bu sözle incelemeye başlamak istedim. Goethe'ye bir yandan hak veriyorum; öte yandan da insan üç bin yılın hesabını görse dahi yolunu bulamayabilir hatta bembeyaz bir
Kitabın yazarı Lou Andreas Salome 12 Şubat 1861 yılında St. Petersburg’da dünyaya gelmiştir. Başına buyruk gelenek ve göreneklerle işi olmayan biri olarak büyümüştür. Zürih’te sanat tarihi, teoloji ve felsefe okudu. Salome 21 yaşındayken sağlık sorunları nedeniyle annesi ile birlikte Roma’ya gitmiştir. Annesinin yakın arkadaşı olan Malwida von
Sizden daha az teoloji ve felsefe bilen atalarınız tarafından yaratıldı. Kendi kendilerine koşullarına uygun tanrılar yaratıp, bunlardan bencilce isteklerde bulundular.
______
“Bir düş bir kutsal yazıdır; birçok kutsal yazı da düşlerden başka bir şey değildir.” (#91137421)
______
Muhteşem bir kitabı bitirdikten sonraki hazzı ve hüznü beraber yaşıyorum. Kitap, görünürde polisiye türünde ilerleyen ama içeriğinde sizlere Ortaçağ dünyasına dair oldukça zengin bilgiler sunan bir
Nietzsche Ağladığında” kitabını okuyana kadar onun hayatı ve düşünceleri çok da ilgimi çekmemişti. Yalom kitabında Salome’yi, Nietzche’nin aşık olduğu, aşkına
"Görünüşte başı dik geldim,
ama beni sürükleyen yalnızlıktı sadece,
sessizce yanına diz çöktüm
ve istemedim hiçbir şeyi birazcık sevgiden başka."
Rus asıllı yazar
Lou Andreas-Salomé, 1861'de Petersburg'da doğdu. Henüz küçükken Almanca, Fransızca gibi diller de öğrenen Salome hayatı boyunca birçok dilde yazmasına rağmen, ağırlıklı