Nereden duydum hatırlamıyorum ama kitabın bira zor okunduğunu duymuştum. O yüzden çok merak etsem de gözüm korktuğu için hep erteledim bu kitabı. Keşke yapmasaymışım. Okuduğum en akıcı kitaplardan biriydi bence. Olaylar akıp gidiyor, siz ne olacak diye merak ediyorsunuz ve sayfaları peş peşe çeviriyorsunuz. Hani bir de bazı kitaplar vardır ya, akıcıdır ama siz bir saat sonra bakarsınız ki 10 sayfa okumuşsunuz. Yok bu onlardan da değil. Baya pata küte bitiriyorsunuz sayfaları. O yüzden akıcılık yerinde. Ancak şiddet içerdiğinden size ağır gelebilir ve bir köşeye bırakmak isteyebilirsiniz. Gelelim konuya, şimdi şöyle ki: Suçun ve çetelerin kol gezdiği, güneş battı mı kimsenin sokakta durmak istemediği, özellikle yaşlıların ve genç kızların hiç emniyette olmadığı bu devirde başkahramanımız Alex'i sahnelerde görüyoruz. Deli çağında bir genç, kanı hızlı akıyor. Tabi bir de hızlı kan akıtıyor. Genç, filinta Alex'imiz de bir çetenin üyesi. Geceleri savunmasız insanları gasp eden, gündüzleri canı istediğinde okula uğrayan Alex'imiz, bir gün yine terör estirirken polise yakalanır ve daha önce sabıkası bulunduğu için kodesi boylar. Bu kısımdan sonra Alex'in topluma kazandırılma çabalarını ve bu Pavlovculuk oyununun ne derece başarılı olduğunu okuyoruz.
Kitabı şiddet içerdiği için hassas olan kişiler dışındaki herkese öneririm.