"Tütünümü , anahtarımı aldım,evden tam çıkıyorum ,bir şeyin eksik olduğunu ,eksik olanın ruhum olduğunu fark ettim ."
Kitap tür olarak ne kadar Edebiyat - Aşk kavramları arasında nitelendirilmiş olsada ben o edebiyat tarafını hissedemdim . Belki de yazarın edebi üslubu beni rahatsız etmiş olmasından çoğu şeyi görememişimdir . Kitabın başından sonuna kadar sokak ağzı jargonu ve alaycı cümleler ile dolu . Yazarın üslupsal olarak fazla abarttığı kısımlar , azda olsa gerçek hissleri gölgelemiş . O yüzden bazı kendini anlatan ,hissettiren cümleler dışında tarzıma uygun olmadı bu eser .
Sizlere mütalaa edecek olursamda ;
İçerik olarak Oğuz Atay , Yusuf Atılgan ve Stefan Zweig gibi yazarlardan esintiler hissettim . Ki karakter tutunamayanlardaki Selim gibiydi , Ruhunun eksiklikleri , yazma sürecindeki o belirsizlik , anormallikler , paranoyak tavırları .. Müzeyyen ve Müzeyyenin kızı ile olan diyalogları , hepsi psikolojik bir anlatımla aktarılmış lâkin basit bir yapı vardı anlatımda bu da kitaptan alınacak zevki iyice azaltmış . Ee iyide niye bu kadar okunuyor (!) birkaç alıntı ve en önemlisi de filmi . Çoğu okur filmin kitaptan daha güzel olduğunu vurgulamış , ki kitap filmden esinlenilerek yazılmış olduğu hâlde o filmdeki etki kitaba yansıtılamamış . Filminide en kısa zamanda izleyeceğim ,o şekilde bir öneri yaparım merak edenlere .
Kitap kesinlikle okunmalık değil , böyle bir gün zihninizi dinlendirmek için bir Zweig kitabıymışcasına okuyabilirsiniz .