Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
LAİK MONARŞİ
1265 doğumlu Floransalı yazar 18 yaşına geldiğinde ünlü bir şair olarak kabul edildi. 24 yaşında Fransa’nın savaşında atlı süvari olarak karşımıza çıkar. Siyasi hayatı güzel başlasa da daha sonra Fransa’dan sürgün edilir.
Monarşi kitabı sürgün yıllarında Latince olarak yazdığı eseridir. Kitap üç bölümden oluşur ve bir çok yerde Aristoteles’ten alıntı yapılmıştır.
Papa’nın Floransadan sürgün ettiği yıllarda yaşadığı zulmü belki de bu dille yazmayı tercih etti. Tam da bu noktada kitabın adı Monarşi olsa da Laikliğin önemini vurguladı.
Papa’nın imparator üzerinde bu şekilde bir yetkisi olmamamasını, imparatorluk görevinin kimseden gelmemesi gerektiğini doğanın kanunları ile açıklamıştır.
Monarşinin mutlak başarısını Roma ile bağdaştırmış romanın bu denli güçlü olmasını doğanın bir emri olduğunu, doğanın oluşturduğu kronoloji ile açıklamıştır.
-monarşinin nasıl başarı getireceğini mantık kavramları ile açıklamış,
Son olarak eğer imparator kendi çıkarı için değil halk için çalışırsa niyeti bu yönde olursa monarşinin mutlak gerekli olduğunu,
Dini Papa’nın ve kilisenin söylediklerine göre değil tanrının emirlerine göre uygularsa ne mutlu monarşi ile yönetilen topluluklara diye özetlemiş.
ÖNEMLİ NOT
Günümüz Türkiyesindeki Tek adam gibi düşünüp okumayın kitabı
İyi Okumalar.
(Spoiler uyarısı)
İlber Ortaylı katıldığı bir programda Osman Ertuğrul Efendi'nin sözünü paylaşıyor: "İlk imparatorluklardan Mısır 3000 sene devam etti; diğeri Roma 1500 sene devam etti; bizimkisi(Osmanlı) onun yarısı kadar 600 sene devam etti; İngilizlerin İmparatorluğu 250 sene devam etti... Bu iş gide gide 15 dakikaya kadar
Floransa Büyücüsü, Salman Rushdie'nin olağanüstü bir eseri! Bu kitap, tam anlamıyla büyülü bir yolculuk sunuyor.
Kitapta, gizemli bir adamın Hindistana'a gelerek gerçek bir prens olduğunu iddia etmesiyle başlayan olaylar sizi tamamen içine çekiyor.
Salman Rushdie'nin anlatımı gerçekten muhteşem. Kelimeleri ustaca kullanarak, her cümlede büyülü bir dokunuş sergiliyor. Tarih, sanat, aşk ve entrika gibi temaları, bir sanat eseri gibi işlenmiş cümlelerle aktarıyor.
Bu kitap, karakterlerin derinlikleri ve duygusal zenginlikleriyle de dikkat çekiyor. Roman boyunca karşılaştığınız kişilerin hikayeleri sizi etkisi altına alıyor. İçlerindeki karmaşık duyguları anlamak ve onlarla bağ kurmak kaçınılmaz oluyor.
Floransa Büyücüsü, sadece eğlenceli bir hikaye sunmakla kalmıyor, aynı zamanda felsefi düşüncelerle de yoğrulmuş. Doğu ve batı kültürlerinin çatışması, kimlik arayışı ve güç kavramı gibi konulara değiniyor.
Sonuç olarak, Floransa Büyücüsü gerçekten büyüleyici bir kitap! Salman Rushdie'nin muhteşem anlatımı ve zengin karakterleri, sizi Floransa’nın ve Hindistan’ın büyülü dünyasına taşıyor. Eğer tarihi kurgu ve büyülü gerçekçilik türünde bir eser arıyorsanız, bu kitap tam size göre.
336 syf.
10/10 puan verdi
Viyana Çevresi Üzerine
Eser Viyana Çevresi' nin nasıl ortaya çıktığı, ün kazandığı ve dağılışının hikayesini anlatıyor.
1922' de Moritz Schlick' in Viyana' ya profesör olarak gelmesiyle Perşembeleri toplanmaya başlayan ekibin üyeleri 20.yy' ın en etkili felsefe/bilim kuramını bize miras bırakıyorlar.
Moritz Schlick, Rudolf Carnap, Otto Neurath,
Beyin bağırsak ikilemi
Merhaba Sevgili Okur
Kitap İle ilgili incelemem ve analizim kesinlikle akıcı ve sade bir Türkçeyle böylesi güzel bir kitap yazdığı için Dr. Serkan karaismailoğlu’na teşekkür ederim bilim dilini halk diline indirerek insan beyninin aslında ikinci planda olduğunu asıl beynimizin bağırsak olduğu hipoteziyle yola çıkarak birkaç araştırmayla harika bir kitap yayımlamış bağırsağımızdaki sağlıklı floranın ve onun dışındaki duygusal düşüncelerimizin hepsi bu organda kara kutu gibi tutuluyor üstelik siz ne yerseniz o’sunuz sloganıyla yediklerimizden yola çıkartıp eş seçimi duygusal düşünceler ve farklı salgıladığımız feromonlara kadar bağırsağımızdabulunan küçük yaramaz üyelere bağlıyor güzelde yapıyor aslında…
Kitabı ilk okuduğumda yazım diline odaklanmakta zorlanmıştım fakat ilerledikçe çok rahat konsantre olabildim hikayeye. Durum hikayesi olduğundan dolayı böyle bir yazım dili tercih etmiş bence yazar. Kitaptan kesinlikle bir olaylar silsilesi beklemeyin. Kitap tamamen durum hikayesi. Bu tarz kitapları okumayı seviyorsanız okumanızı öneririm yoksa çok sıkılırsınız. Kitabın sonu beklentilerimi tam olarak karşılamadı ve aklımızda bir sürü soru ile kaldık okurlar olarak. Yazar bunu bizim hayal gücümüze bırakmış olsa da bence biraz daha ayrıntı ile bitirilebilirdi. Bu kadar okuduktan sonra ortada kalmış gibi hissediyor insan. Yazım dili akıcı olduğundan dolayı kısa bir sürede bitirebilirsiniz. Benim de her şeye rağmen severek okuduğum bir kitap oldu.
