Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Suç ve Ceza
Sayfa sayısı: 402
Amerika'nın en çok satan yazarlarından Douglas Preston, hayallerini gerçekleştirip ailesiyle birlikte İtalya’ya, 14'üncü yüzyıldan kalma bir çiftlik evine taşındığında, nihayet kafasındaki o gerilim romanını nihayet yazabileceğini düşünüyordu. Ancak kurgulayabileceği gerilimden çok daha fazlasını yaşadı. Yeni evinin etrafındaki arazileri gezerken, İtalyan suç tarihinin en ürpertici cinayetlerini işlemiş, 'Floransa Canavarı' olarak bilinen bir seri katilin ayak izinden gitti. Yazmayı planladığı romanını bırakıp bu gerçek hikâyenin peşine düştü. Kendini bu davaya adayan gazeteci Mario Spezi ile birlikte dosya üzerinde çalışmaya başladı. İkili, 'Floransa Canavarı' olduğuna inandıkları adamın izini sürdü ve onunla görüşmeler yaptı. Gerçeği ortaya çıkarmak isteyen Preston ve Spezi, sonunda kendilerini bu soruşturmanın hedefinde buldu. Sanki kader, Dostoyevski'nin meşhur romanı Suç ve Ceza’nın yeniden yazılmasını istiyordu... Kitap bu olayın gerçek hikayesini ve araştırmacıların nasıl soruşturmanın hedefi haline geldiklerini anlatıyor.
Düşes de olsan eril düzenin pençelerinden kurtulamazsın.
Soyun devamı için bir varis doğurmak üzere evlendirilir, bütün özgürlüğün kısıtlanır, doğurmayınca da malum sonla karşılaşırsın.
16.yüzyıl Italya'sinda gerçek bir olaydan yola çıkarak kurgulanmış bir roman Evlilik Portresi.
Floransa dükü Alfonso ile evlenen yine soylu bir ailenin 16 yaşındaki kızı Lucrezia'nin hikayesi. Lucrezia dik başlı ,zeki,çok güzel resim yapan yetenekli bir kızcağız. Ablası Maria erkenden ölünce onun nişanlısı Alfonso ile evlendirilir. Tabiî ki kendisine soran yok. Zira bu siyasi bir evliliktir.
Evlendikten sonra yalnızlığa itilir. Damızlık muamelesi görür. Ancak çocuğu olmaz. Lucrezia öldükten sonra Dük 'ün yaptığı iki evlilikten de çocuğu olmaz.Lucrezia'nin ölümüne ateşli bir hastalığın neden olduğu söylense de kocasının zehirlediği ihtimali üzerinde de durulur. 16 yıllık zorbalık üzerine kurulu bir yasam. Ne acı!Hizmetçi de olsan prenses de düşes de kadınlar aynı sorunları yaşıyor maalesef.
O'Farrell'in daha önce tesadüfen okudugum Ben Ben adlı kitabını çok beğenmiştim. Bu kitap onun kadar iyi değildi bence. Biraz fazla sarkmıştı. Bazı fazlalıklar atılsa sanki daha iyi olurdu. Romanın bazı bölümleri çok güzeldi ama bazı yerleri için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Geriye dönüşlerle bölüm bölüm ilerleyen romanın bazi bölümleri çok uzun bazıları da çok kısaydı. Bu da romanda tempoyu düşürüyor bana göre.
Ama yine de okunur mu okunur. Okuyun....
Yaş otuzbeş,yolun yarısı eder
Dante gibi ortasındayız ömrün....
Gerci kendisi 56 yaşında ölmüş. Dante yi bu satırlarla tanıdım.1265 de Floransa da doğmuş, kendisine Italyancanın babası denilmiş. En bilinen eseri İlahi Komedya, bu kitap Üç bölümden oluşuyor, Cennet ,Cehennem ve Araf .Yeni Hayat ise başlangıç kitabı laltak nitelendiriliyor.
Kitapta sonelerle nesir bir arada .
Gelelim konusuna ;
9 yaşındayken Beatrice adlı bir kızı görüp aşık oluyor .sonra bu kız bir tutkuya dönüşüyor onda .12 yaşında evlendiriliyor ama aklı hep Beatrice'de .18 yaşında bir kez daha görüyor onu .Fakat aşkına karşılık bulamıyor, Beatrice de genç yaşta ölüyor. Ve sonelerle aşkını anlatıyor.
Açıkçası şaşırdığım şeylerden biri 12 yaşında evlendirilmeleri oldu .2. Evlendiği kadından hiç bahsetmiyor .
Bu bende aşk mı yoksa takıntı mı?duygusu oluşturdu.
Neyse kitaptan bir cümleyle veda ediyorum ;
VIDE cor tuum!(kalbine dikkat et )
Kitap güzel hızlı ilerleyen bir yapısı var salgın hakkında hastalıklar hakkında düşünmenizi sağlayacak. Floransa da başlayıp İstanbul da biten eğlenceli bir kitap olduğunu söyleyebilirim fakat benim tarzım değil pek. İyi okumalar dilerim.
Floransa Büyücüsü, Salman Rushdie'den okuduğum ilk eser oldu. Yazarın namını önceden duymuştum tabi bende. Bu kitabı diğer kitaplarına göre daha 'masum' diyebiliriz. Şeytana taptığı iddia edilen yazarın bir dönem İran tarafından ölüm tehditleri alması da olayın boyutunu ortaya koyuyor. Ben, yazarları hayat görüşleri çerçevesinde
Günün bitiminde yemek yenir, şarkı söylenir, dans edilir.
Seven kadınların acılarını hafifletmeyi amaçladığını belirtir. Decameron gelişmekte olan Floransa burjuvazisinin, işleri nedeniyle sık sık uzak ülkelere giden kocalarının dönüşünü beklemekle ömür tüketen kadınları için yazılmıştır. Veba salgınından kaçmak için bir araya gelen yedi genç kadınla üç erkek gönüllerince yaşayarak gülüp eğlenmek, aklın sınırları dışına taşmayan zevkler tadabilmek amacıyla, önce Fiesole dolaylarında bir evde, sonra da bir şatoda konaklarlar. Her gün (cumartesi ile Pazar dışında) öğleden sonra, her biri bir öykü anlatır. Öykünün konusunu günün yöneticisi (kral ya da kraliçe) belirler. Birinci ve dokuzuncu günde ise, herkes istediği öyküyü anlatır. Böylece yüz öykü anlatılmış olur. Mutluluklar, gönül yaraları, kadın erkek ilişkileri, yerinde verilen yanıtlar, çıkar peşinde koşan din adamları öykülerin başlıca konularını oluşturur. Her günün bitiminde yemek yenir, şarkı söylenir, dans edilir.
