Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Liva

Sabitlenmiş gönderi
Suç ve Ceza
Tanrının bana baş edemeyeceğim bir şey vermeyeceğini biliyorum. Sadece keşke bana bu kadar güvenmeseydi diyorum.
Reklam
Karaca, Hayri, Ali, Selim... Onlar savaşın kucağına doğan son nesildi. Kiminin babası, kiminin annesi... Tarihin içine gömülmüşler, bir daha da geri gelmemişlerdi. Belki de en çok bu nesil korktu kaybetmekten. Belki de en çok onlar sevginin kıymetini bildi. Yıkılan bir imparatorluğun külleri, onların "gelecek" dedikleri umudun üzerinde yeşerdi ve onlar gözlerini saatlerin ritminde yaşlandırdı. Saatçi oldukları için değil, bekledikleri içindi umutları; beklemesini, sabretmesini bildikleri için... Gidip gelmeyen; göçüp dönmeyenleri bekleyendi onlar. Cumhuriyet onların ektiği tohumlarla yeşerdi, onların çektikleri yokluk ve acı, şimdinin ormanları oldu. Karaca, Hayri, Ali, Selim... Adları her devirde değişti. Onlara "genç nesil" denildi ve zaman her devrin neslini sınadı. Her devir kendi zamanının savaşını verdi. Kimi bunu süngüyle, topla, tüfekle yaptı. Kimi de...
“Osmanlı batıya kapısını açtığında, saatini doğru ayarlamadı oğlum. Doğunun zaman algısıyla batının saatlerine ayak uydurmaya çalıştıkça sosyal hayatta bitmeyecek bir ikiliğin fitilini ateşledi. Osmanlı halkı neden batılılaşması gerektiğini bilmiyordu. Batılılaşma gibi bir ihtiyacı yoktu. Oysa Osmanlı toprak kaybediyor, bunu telafi etmek için de ordunun batılı düzene sokulması gerektiğini düşünüyordu. Başlangıçta yalnız orduda başlayan yenilikler zamanla Osmanlı Sarayı'nın yaşayış biçiminde de görülmeye başlandı. Ardından bu yenilikler taklit edilerek zengin ailelerin yaşam biçimine girdi. Bir zamanlar tüm dünyanın göz bebeği olan İstanbul, içten içe bu taklitçilikle kemirildi. Başta Beyoğlu olmak üzere tüm İstanbul, yepyeni bir hayata uyanıyordu o yıllarda. İnsanların pek çoğu, özellikle gençler, batının modasını, yaşamını taklit ederek batılı olduğunu düşündü. Kendini bilmeden, başka bir medeni yete nasıl geçilirdi ki? Oysa Batı bugüne kimseyi taklit ederek gelmedi. Düşün Karaca.…... Batı rönesansı, reformu ve coğrafi keşifleri yaparken ve kendi aydın zümresini kurarken yüzyıllarca emek verdi. Ortaçağın sonunda Batı, kendi kaynaklarını okuyarak küllerinden doğdu. Bizde ise durum ne kadar farklı değil mi? Biz zamanı kendi ruhumuzda taşımayı unuttuk oğlum. Bu yüzden mekânın değişimi bize acı veriyor. Kendini tanımadan, başkasını öğrenemez kimse.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Karacam.... Zamana verdiğin kıymet, kendine verdiğin değerdir. Öyle insanlar vardır ki sürekli geçmişi ve geleceği düşünmekten şimdiyi yaşayamaz. Kimi insan da vardır ki yaşadığı anın kıymetini bilip yaşamını onurlandırır. Kime sorsan zaman hızlıca akıp geçmektedir. Kime sorsan hayat su gibi akıp bitmektedir. Oysa ilk insandan bu yana zaman ne hızlıdır ne de yavaş. Yüzlerce yıl evvel bulunan saat, bugün hâlâ aynı şekilde ilerliyorsa, zaman her insana adil davranıyor demektir.
Liva
@fularsizmadam·Bir kitabı okumaya başladı
Beyaz Geceler
Beyaz GecelerFyodor Dostoyevski
7.8/10 · 73,9bin okunma
Reklam
Liva
@fularsizmadam·Bir kitabı okumaya başladı
Uğultulu Tepeler
Uğultulu TepelerEmily Brontë
8.1/10 · 42bin okunma
188 syf.
·
Puan vermedi
Öteki
ÖtekiFyodor Dostoyevski
7.6/10 · 21,9bin okunma
…yani kökü kazınan eski zalimlerin yerini alan bu yeni zalimlerin…
Sayfa 493
148 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.