Doğru yaşamak, yalnızca bazı ahlâkî ve dinsel yasalara uymak demek değildir. İnsanlık tarihinde ilk kez, insanlığın, fiziksel olarak varlığını sürdürebilmesi, kendi kalbindeki köklü değişikliklere bağlıdır. Bunun gerçekleşebilmesi için de, ekonomik ve sosyal düzenlerin, bireylere kendilerini değiştirebilme şansını ve cesaretini verecek biçimde değişmeleri gerekmektedir.