Güzel olan gerçekler de var ama hayallerimizdeki gibi uzun ömürlü olmuyor.Hayallerin gerçeklerden daha güzel olduğuna inanan bir insanım. Çünkü hayalini kurduğun şey gerçekleştiğinde artık o kadar da güzel görünmüyor gözüne, hayalini kurduğumuz aşk mesela ne kadar ulaşılmazsa o kadar arzuluyoruz onu. Bir benim olsa dünyalar benim olur diyoruz. Oluyor da. Olduktan sonra aslında o kadar da büyük bir şey olmadığını o arzuyu güçlendiren, besleyen, büyüten onu mükemmel kılan hayallerimizin, düşlerimizin olduğunun farkına varıyoruz.
Sonuç hüsran… Yeniden aynı arzuyu aynı heyecanı hissedebilmek için yeni bir beden arıyor gözlerimiz. Başka arayışlara bizi yeniden yakıp alev aldıracak hayallere atıyoruz kendimizi.Çünkü insanız, daha fazlasına hep daha fazlasına meyilliyiz.Belli yaşlar da belki yaşananlardan belki eksikliklerden dolayı doyuramadığımız benliğimiz hep bir tatminkârlık peşinde. Bu şekilde ilerleyen bu kitabı da merakla okudum. Sanki kendim yaşıyormuş gibi hissettim. Şaşırtıyor, güldürüyor, hayret ettiriyor. İlginç hikayeleri dinlemeyi her zaman sevmişimdir ama bu oldukça hayret ettiren bir hikâye. Ağır bedellerin karşısında güçlü kalabilir mi bir insan? Bu kitap bunun cevabını veriyor. Beni duygudan duyguya sokan bir kitap oldu ve çok sevdim. Elbette hemen diziyede başlayacağım :)