Kadın beni görmüyordu, duymuyordu, hissetmiyordu.
Kadın uzaklardaydı. Kadın güzeldi, tatlıydı, akıllıydı. Ama kadın bazenleri anlaşılmazdı. Anlaşılmak mı istemezdi, yoksa gayet açıktı da ben mi anlamak istemezdim, anlayamazdım, kestiremiyordum. Kadın yine kadınlığını yapmıştı. Kadın da insandı, erkek de insandı ama yine de ikisi daima farklılardı. Tanrı bu farklılığın çıkarmış olduğu anlaşmazlıktan anlaşılan büyük bir haz alıyordu. Bizse zaman zaman haz alır, zaman zaman acı çekerdik. Belki de çoğu zaman acı çekerdik. Ne erkek ne kadın. Bunlar bir yana bir şeyden emindim. "İnsan olmaktan nefret ediyordum..."