Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
#8Mart
İngiliz yargıç, gece yarısı parktan geçen kızı korkutan adama 7 yıl 7 gün hapis verince, şaşıran gazeteciler sormuşlar: -"Adam kıza elini bile süremedi. Kızın çığlıklarına yetişenler de adamı yakaladılar. Bu 7 yıl, 7 gün çok değil mi?" Yargıcın yanıtı hukuk tarihine geçecek düzeydedir: - "Kızı korkutmanın karşılığı 7 gündür. 7 yıl, ingiliz kızlarının gece yarısı parkta dolaşma özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır." Hikaye doğru mu bilmiyorum ama insan hayatına değer verilen bir dünyada geçiyor olması muhtemel.
Ben top oynarken kara lastikten yapılma ayakkabı giymiş bir adamım. Ayağıma kara lastik ayakkabıyı giyebilmem için babam el arabasıyla pazarda kaç kilo domates satardı bilmiyorum, hiçbir zamanda bilemedim. Yağmurlu havalarda oluşan çamurda kayardı kara lastikten yapılma ayakkabı, birde ayağımın kenarını daima yara yapardı, kokusu ve esnekliği
Reklam
Ben top oynarken kara lastikten yapılma ayakkabı giymiş bir adamım. Ayağıma kara lastik ayakkabıyı giyebilmem için babam el arabasıyla pazarda kaç kilo domates satardı bilmiyorum, hiçbir zamanda bilemedim. Yağmurlu havalarda oluşan çamurda kara lastikten yapılma ayakkabı kaymakla kalmaz birde ayağımın kenarını yara yapardı, kokusu ve esnekliği
3.Hikaye Tamamlama Etkinliği Hara eskiden, güçlü sezgilere sahip olduğu için gurur duyardı. Saplanmış olduğu Minensol yetimler yurdunda çalışmaya başlamadan önce kendi dizayn ettiği fal kartları sayesinde epeyce para kazanmıştı. Baktığı fallar ve kazandığı paralar ününü öyle arttırdı ki gazeteciler onunla röportaj yapıp baş sayfaya koydular. Bu
Herkes kendisine ait bir ülkenin hayalini kurar. Kış ortası annelerinin eteklerine tutuna tutuna yürüyerek sınırı geçen o çıplak ayaklı çocuklar... Kendine ait bir ülkede büyümek umuduyla doğarlar. Onların evini yıkan, ülkesini dağıtan, geleceğini karartanlar... Kendilerine ait bir ülke kurmak için savaşırlar. Apartmanın bodrum katında topluca ölen o gençler... Kendilerine ait bir ülkede yaşamak için vuruşur; vurulurlar. Bodrum katını ateşe veren o askerler... Kendilerine ait bir ülkeyi korumak için canlarını tehlikeye atarlar. Yaptıkları haber yüzünden tutuklu o gazeteciler... Kendilerine ait bir ülkede özgürce yazabilmek için hapsi göze alırlar. Onları hapse atan o hâkimler... Kendilerine ait bir ülke yaratabilmek için hukuku kullanırlar. Ve nihayetinde... Rütbesini bin bir zalimlikle yükselten o adam... Kendisine ait bir ülkenin başına geçmek için gözünü vahşice karartır. Herkesin ama herkesin kendine ait bir ülke hayali vardır... Ve herkesin ama herkesin kendine ait bir ülke hayali, bir başkasının kendine ait kâbusu olur. MİNE SÖĞÜT..
Çüş Orhan Pamuk, çüş! Önce bir-iki haftadan buyana hemen her yerde, hattâ ATM’lerde bile reklâmı yapılan, bahsi daha açılır açılmaz hayranlık krizlerine girilen ve yüceltile yüceltile göklere çıkartılan bir romandan aynen aldığım şu paragrafı okuyun: “...Bir dönem skandal ve cinayet haberlerini öne çıkaran gazeteleri Oidipus ve Rüstem benzeri
711 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.