-Şimdi söyle bana bakayım Kamran, gülbeşekeri beğendin mi?
Genç adam, gülerek cevap verdi:
-Beğendim.
-Sevdin mi?
-Sevdim.
-Bir daha söyle.
-Beğendim ve sevdim.
-Öyle değil, Kamran, "Ben Gülbeşeker'i sevdim." de.
Kamran bu çocukça ısrarı anlamayarak gülüyordu.
- Ben, Gülbeşeker'i sevdim.
.....
-Bir kere daha Kamran, "Ben Gülbeşeker'i çok seviyorum," de.
.....
-Ben Gülbeşeker'i çok seviyorum, senin istediğin kadar çok seviyorum, dedi.
"Bak buraya Cenk adında tuhaf tipli bir çocuk gelecek.Muhtemelen beni soracak, ona burada beklemesini söyle."
"Tuhaf tipli," diye fısıldadım Asrın'ın kulağına doğru.
Asrın homurdandı." Orangutan mı diyeyim?Tuhaf işte anasını satıyım."
"Adım Hazel. Augustus Waters hayatımın yıldızı düşkün aşkıydı. Bizimki destansı bir aşk hikayesiydi ve bu konuda gözyaşlarına boğulmadan bir cümle dahi kurmam mümkün değil. Gus biliyordu. Gus biliyor. Size aşk hikâyemizi anlatmayacağım çünkü tüm gerçek aşk hikayeleri gibi olması gerektiği şekilde, bizimle ölecek. Ben onun bana bir anma konuşması hazırlamasını ummuştum çünkü kendisinden daha çok..." Ağlamaya başladım. "Peki, ağlamayacağım. Ben... peki. Peki."