Ve ben karadan geldim ama denizi üstlendim Denizi yüklendim adeta denizle evlendim Denizle yaşadım denizle öldüm Öldükten sonra denizin gözlerini gördüm Denizden denize yükseldim Birliğin şarkısını işittim dinledim derinliklerinde Sedeflerinden yapılmış İstanbul camilerinin taşları Beyaz güvercin kanadı köpüklerinde kubbelerini gördüm
Sayfa 41 - Diriliş Yayınları 7. Baskı 2016Kitabı okudu
Belki de yüreksizlerin asıl cezası budur: gerçeği, iş işten geçtikten sonra, artık yapılabilecek hiçbir şey kalmadığında görmek, anlamak.
Sayfa 416 - EverestKitabı okudu
Reklam
247 syf.
9/10 puan verdi
Öncelikle Fahrenheit 451, Ray Bradbury'in yazdığı etkileyici önsözü ile beni içine çekti. Önsözde beni en çok etkileyen 2 alıntı eklemek istiyorum: *"Demek yürüyorsunuz?" dedi polis memuru, "Sadece yürüyor musunuz?" Başımla onaylayarak açık gerçeği hazmetmesini bekledim. "Pekala," dedi polis memuru, "Bir daha yapmayın!" *"Ben Fahrenheit 451'i yazmadım, o beni yazdı." Ray Bradbury, distopik kurgusu etkileyiciydi. Bilim kurgu ve dramı da unutmamak gerekir. Sosyoloji, felsefe, şiir halkı melankolik hale getirdiği düşüncesiyle itfaiyecilerin yeni görevi kitapları yakmak olur. Kitapların hayatımız ve toplumumuzun sağlığı için bu kadar önemli olmasının nedeni bize cevap vermeleri değil, soru sormamızı sağlamalarıdır. Devletin baskısı ve kitapları yakmalarının nedeni budur. Çünkü kitaplar düşündürücüdür. Halk düşünmemeli, soru sormamalı. Endüstriyellik öyle bir hal alıyor ki insan ilişkileri diye bir şey kalmıyor. Eskiden halk, evlerinin verandasında ya da bahçesinde vakit geçirirdi. Ama artık yok. Çünkü iletişim halinde olurlarsa birbirlerini düşünceleriyle etkileyebilirler. Devletin sunduğu ise sanal mutluluk. (Aslında bizde sanal dünyanın esiri olmuş durumdayız.) Kitap her kelimesinde, her cümlesinde düşündürüyor ve acı geçeklerle yüzleştiriyor. Neil Gaiman'ın kitap hakkında söylediği söz ile sonlandırmak istiyorum: “Öyle bir eser ki, hakkında ne söylesem eksik kalır.” Mutlaka okumalısınız.
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 201790,2bin okunma
Toplumsal yaşam kaçınılmaz bir gerekliliktir. Filozoflar bu gerçeği şu şekilde ifade ediyorlar: "İnsan, doğası gereği sosyal bir varlıktır:' Yani topluluk halinde ve toplum içinde yaşaması kaçınılmazdır. Bu durumun onların terminolojisindeki ifadesi medeni­liktir. Bizim sosyal yaşam ile (umran) kastettiğimiz de budur.
Sayfa 80 - Yeni ŞafakKitabı okudu
Belki de yüreksizlerin asıl cezası budur gerçeği, iş işten geçtikten sonra, artık yapabilecek hiçbir şey kalmadığında görmek, anlamak.
Kadınlar yüzyıllardır, karşısındaki adamın yansımasını iki misli büyük gösteren, büyülü ve hoş bir ayna vazifesi görmüştür.(...) Napoléon ile Mussolini'nin kadınların aşağı olduğunu ısrarla söylemelerinin sebebi budur; kadınlar aşağı olmasa, kendilerinin büyümesi duracaktı.(...) Kadın gerçeği söylemeye başlarsa, aynadaki adam küçülür; hayata uygunluğu azalır.(...) Ayna bakışı son derece önemlidir çünkü canlılık verir; sinir sistemini uyarır. Bir erkek, onu elinden alırsanız ölebilir; kokainsiz bırakılmış bir uyuşturucu bağımlısı gibi olur.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.