Stefan Zweig’ın Satranç, Amok Koşucusu ve eşine yazdığı Mektuplar eserinden sonra “Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu” kitabını bitirmiş bulunmaktayım efenim. En iyi biyografi yazarlarından biri sayılmasına rağmen hala herhangi bir biyografi eserini okumamamı bir bakıma eksiklik olarak gördüğüm bu yazar yine sevdiğim, aşina olduğum üslubuyla insanın
Saydıklarımız der ki; “Sabır ile dut yaprağı atlastan kumaşa döner.” Ne kadar da doğru söylerler. Keza bu Babil’de ölüm İstanbul’da aşk’ta da öyle bir şeydir. Peki doğru olan neydi. Dağ başında fütursuz bir meyve iken kazanlarda kaynayıp, ateşler de yanıp kağıt olmak mı? Yoksa üzerine kıymetli, kerametli sözler yazılan bir eser olmak mı? Hangisi
Bir şiir dаhа bаşlıyor.
Amа bu, аsırlık bir şiirdir.
On dört аsırlık bir şiir.
Peygаmber sohbetinin
Şiirleşmiş ifаdesidir.
Şimdi o güne gidiyoruz.
Yine bir yolculuğа çıkıyoruz.
Yeni bir yolculuğа…
Moda denilen şey o kadar çirkindir ki onu her altı ayda bir değiştirirler. (OSCAR WILDE)
Bir tehlike anında gemiden uzaklaşan fareler, geminin batmamasını bir türlü affedemezler. (Wieslaw Brudzinski)
Kurtlarla arkadaş ol, yalnız elinden baltayı bırakma. (Rus Atasözü )
Rüzgara tüküren, kendi yüzüne tükürür. (İtalyan atasözü )
Bir gün su
Bakara Suresi, 35. ayet: Ve dedik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz."
Bakara Suresi, 49. ayet: Sizi, dayanılmaz işkencelere uğrattıklarında, Firavun ailesinin elinden kurtardığımızı hatırlayın. Onlar, kadınlarınızı diri
Merhaba canımmm dostlarımm. Gününüz güzel geçmiştir şu ana kadar umarım. Ve malum gün daha bitmedi. O yüzden gecenizin de güzel geçmesini diliyorum şimdiden. Kitabın kapağına bakalım ilk olarak siz ne görüyorsunuz bilmiyorum hiç. Ama ben üzgün, kırgın, belki biraz da kızgın ama kızgınlığı en çok kendine olan bir adam görüyorum. Bu kitap adından