Gizliajans üzerine bir kaç cümle kurmak istiyorum. Bilindiği gibi Alper Canıgüz kendi alanında kurgu ve anlatımı olan yeni dönem yazarlarındandır. Karakter analizi yapıldığında benzer karakterler farklı kitaplarında aynı yapıyla ortaya çokar. Hele bazı isimler bile kitaplarında aynıdır. Yazar bunları değiştirme tenezzülünde bulunmaz. (Bknz Kız Tevfik, amca bey vb.)
Kitapta edebi bir stile pek rastlanmasada konular arası geçişler akıcı, anlatım ise konuşma şeklinde aktarıldığından sıkıcı olmamaktadır. Ayrıca yer yer eğlenceli olaylar ve ters köşe yapan küçük gerilimler de söz konusudur.
Ama kitabın sonuna doğru fark ettim ki uzay ve uzaylı kavramı konuları fazla yüzeysel kalmış, başka bir deyişle sırıtmıştır. Yazar böyle bir kurguya neden gerek duymuştur o da ayrı bir araştırma gerektirir ancak dediğim gibi ben sondan hele hele tüm komplonun sadece karısını etkilemeye çalışan bir adam tarafından yapıldığı bilgisi verilmesinden sonra kitap bana inanılmaz derecede vasat geldi. Okumayı bırakmamak için kendimi güç tuttum. Hele hele Sanem karakterinin hikayeye girişi ve girme nedeni öğrenilince ov vov vovvv. Tam bir gereksizlik, tam bir saçmalık...
Bu tarz fazla kitap okumamış ve ilk defa bu kitabı okumuş bir kişide etki elbette daha olumlu yönde seyredecektir lakin ben işin açığı oldukça hollywoodvari buldum.
Yinede komşu kadının betimlendiği yerlerle Şaban karakterinin geçtiği bölümlerin hakkını vermeliyim.
Genel olarak konuşmak gerekirse şu en can alıcı cümle olacaktır. Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı...
Vesselam.
-inceleme 2015 yılına ait olup Kitap Haber sitesi için kaleme alınmıştır-
kitaphaber.com.tr/kent-iliskileri...
Kentler ve insanlar. Ne çok konuşurlar birbirlerine ve ne çok susarlar sonra kendilerine. Kentler mi insanları sessizleştirir, yoksa insanlar mı kenti bilinmez. Kent ilişkileri ile kent olgusu üzerinden
Gereksizin gerekliligi uzerine;
Gerekli olan gereksiz olur, o gereksiz de sonra yeniden gerekli olur. Gereksizlik gerekliligin yakasini birakmaz, ayni sekilde gereklilik de gereksizliginkini. Bu ikisi dusmandansa isbirlikcidir, onlari ayirmak isteyenin karsilastigi ikilem de bundan kaynaklanir.
Serpil Tuncer; Dil ve Edebiyat, Aşkar, Dergah, Temrin, Mavi Yeşil, Lacivert, Yedi İklim takipçilerinin aşina olduğu bir öykücü, son olarak Konya’da çıkan Mahalle Mektebi’nin son sayısında bir öyküsüyle boy gösterdi. Tuncer, aynı zamanda ilki 2011’de yayınlanmış beş öykü kitabı ile kendini kanıtlamış bir kalem. Tüm bunların üstüne tek başına