Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Madam Drancy, Çavçavadzeler'in teklifini sevinçle kabul etti. Eve dönmeyi hiç istemiyordu. Hem evliliğinde hem de işlerin­de başarısız olduğu için ailesine karşı çok mahcuptu. Ne yardım isteyeceği biri vardı ne de göze çarpan bir özelliği. Yabancı bir ülkede köşeye sıkışmıştı. Mürebbiye olma teklifi, ona hem bir iş kapısı hem de saygınlık
Homo deus yolunda
IX insan formunun eski Yunan heykellerinde idealize edildiği günden beri, mükemmel homo sapiens hakkında son derece somut bir ideal var kafamızda, yüzyıllardır değişmeyen bir ideal. Praksiteles ideal, mükemmel vücudu verdi ona. bedende her şey birbiriyle kusursuzca orantılıdır, tüm işlevler yerli yerindedir. Hızlı koşan, diski uzaklara fırlatabilen ufkun ötelerini gözleyebilen ve harpın ince nağmelerine kulak verebilen bir insandır bu. Rönesans sonrası devlet, bütün insanları Yunan heykelinin suretinde yaratmaya çalışmaktadır. Ama “uygar” eski Yunanlıların aksine, kusurlu bebekleri kurda kuşa yem olsunlar diye dağ başlarına bırakmak zorunda değiliz artık. Günümüzde, uygulamalı bilimler sayesinde, mükemmel bebeği sipariş edebiliyor, kusurlu bebekleri önceden engelleyebiliyoruz. İnsanı biçimlendirmek için gerekli bilimsel bilgiyle teknolojiye sahibiz artık. Genlerin denetimi ve manipülasyonu sayesinde yalnızca “kusurlu” doğumları engellemekle kalmıyor, ceninde istediğimiz özellikleri de ısmarlayabiliyoruz. (Şu anda en azından cinsiyeti belirleyebilmek mümkün görünüyor, ama ileride çok daha fazla seçim olanağına kavuşacağız.) Kusurlu insandan korkuyoruz; ona acıyoruz, onu hor görüyoruz, ondan tedirginlik duyuyoruz. Kusursuz insan imajımıza dayanarak aşağılıyoruz onu. Sağlam kafa ve sağlam vücuda sahip olduğumuzdan, kendimizi mükemmel idealine daha yakın hissediyoruz. “Ah bir tek o sivilce olmasa” diyerek, kendilerinin gerçekten mükemmel olacağına inanan o kadar çok kişi var ki aramızda. Homo sapiens bütün hayat hiyerarşisinin doruğunda yer aldığı gibi, türümüzün içinde de ayrı bir hiyerarşi var.