Roman genellikle sade ve anlaşılır bir dille kaleme alınmış. Romanda eski Türkçe’den de kelimeler kullanılmış ama bu yinede romanın sadeliğini büyük ölçüde etkilemiyor. Romanın ilk kısımları Feride’nin tuttuğu günlükten oluşuyor. Buda romana hem farklı bir hava veriyor, hem de günlük yazısının kendisine has olan içtenlik, samimiyet, gerçekçilik, dilin sadeliği hususlarını romanı has kılıyor. Romanda ayrıca doğa güzelliklerinin yapıldığı betimlemelere de yer verilmiştir. Roman Mehmet Rauf’un “Eylül” romanındaki kahramanlarının yoğun psikolojik değerlendirmesi kadar olmasa da Feride’nin ruhsal durumundan da söz ediliyor.
Feride’nin öğretmenliği nedeniyle oradan oraya gitmesi, böylelikle birçok yeri gezip görmesi ve gezdiği yerlerden söz etmesi nedeniyle gezi yazıları ve macera türündeki yazılarla yakın özelliklerle arz etmektedir.
Hikaye özellikle İstanbul, Tekirdağ, İzmir ve ismi verilmeyen birkaç Anadolu köyünde geçiyor.
Hikayenin ana kahramanları şunlardır:
Feride: Ela gözlü, çok kişinin hayran olduğu güzellikte, yaramaz bir genç kız.
Kâmran: Sarışın kıvırcık saçlı, mavi gözlü, nazik ve kibar bir genç.
Doktor Hayrullah: Mavi gözlü, şirin bir çehreye sahip, iri yapılı, iyi kalpli ihtiyar bir askeri doktor.
Munise: Sarışın, sütbeyaz tenli bir köy çocuğu.
Müjgan: Feride ve Kamran’ın çok yakın dostu ve aynı zamanda teyze kızı.
400 sayfalık bu kitabın ilk 350 sayfasına Feride’nin Anadolu’daki maceraları sırasında yazdığı günlüğü koyulmuş.
Kitap çok iyi yazılmış, çok güzel bi eser. Mutlaka okunmalı.. 
Reşat Nuri Güntekin 
Çalıkuşu
HDP üzerine
HDP yöneticileri ABD’nin, NATO’nun, BM’nin doğrudan meseleyi ele almasını ve çözümde arabulucu hakem olmasını talep etmektedir.
Hem de defalarca...
Demirtaş başkanlığındaki HDP Heyeti ‘ABD’den Suriye için bize rol vermesini istedik’ diye açıkça açıklamalar yapabilmektedir.
Yine aynı Demirtaş, TC tarihindeki en yaygın, en kitlesel, en demokratik, en insancıl, en doğacı, en hayvansever ve devrimci bir halk hareketi, ayaklanma ve halk isyanı olan Taksim Gezi İsyanı’nı bile ‘Buradan bir darbe çıkarmak isteyenlerle birlikte olmayız biz’ diyerek, karalamaya, mahkûm etmeye çalışmıştır. HDP, bu şanlı isyanımıza sadece katılmamakla kalmamış, ona çamur atmaya da kalkışmıştır. Yukarıda söylenenler tam da Tayyip’in söyledikleriyle benzerdir. Hatta aynıdır.
Demirtaş, bu direnişimizle verdiğimiz on civarındaki gencecik, masum şehitlerimize, fidanlarımıza da kara çalmış olmaktadır.
Tam da Tayyip gibi…
Ortak paydaları hep aynıdır. Meclis’teki burjuva partileri Amerikancılıkta hacının hacıyı Mekke’de bulduğu gibi birbirlerini bulmakta, anlaşmaktadırlar.”
Sayfa 68 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
Düşünce
Büyük İtalya Seyahati; ROMA
Buket Çokyiğit yazdı..
Başlık böyle olunca herhangi bir tura takılıp on gün süren koşturmacalı bir gezi aklınıza gelebilir. Ama benim anlatacağım neredeyse 5-6 bölümlük yazı dizisi olacak. Seyahatlerimizi planlarken o bölgenin, şehrin sadece kendisini yaşayabileceğimiz, her köşesinin tadını çıkardığımız, bir şeylere yetişme telaşı olmadan yapılan bir gezi olmasına dikkat ediyoruz.
Değerlendirmenin devamı için: kitaphaber.com.tr/buyuk-italya-se...
Roma Değerlendirmesi; Buket Çokuiğit, Kitap Haber aracılığıyla.
Kitap Haber
Gezi değerlendirmesi
Geçtiğimiz günlerde Kudüs'e giden arkadaşlarla geziden bize anılarını anlatmaları üzere oturduk. Kısa ve öz söyleyeceğim ve anladığım şu oldu:
BİR ÜMMET VE BİR MİLLET ANCAK OKADAR ÇOK NUFÜSA SAHİP OLUP ANCAK OKADAR ZELİL OLABİLİR.
Bu bir çıkarımdır.
Çünkü insanların bakışlarındaki ümitsizlik
Çünkü insanlalık onuru yerlerde
Çünkü biz muhtaç olana okyanus ötesinde dahi olsa elini uzatıp zulme seyirci kalmayan ümmetin ve milletin evlatları.
Çünkü 1 milyar nufusa sahip ümmetin ayıbı
Çünkü hergün yeni bir yer istila edeilmesi için kendilerince olay çıkaran katillerin ellerinde ümmetin yapa yanlız ufak bir parçası
Çünkü direniş ve her şeye rağmen hayatta kalma amaçları ümmetin ayıbını göstermemek için yaşayan bir gurup parçanın
Hikayesi anlatıldı. Ve gerçekten çok üzücü. Sayımız var gücümüz var imkanımız var bukadar var içinde Allaha nasıl hesap verecez açıkçası çok zor. Yani ruzi mahşerde yokmuydu denilecek.
Ümmet olarak hesabını veremeyeceğimiz birçok şey var maalesef. Dünyanın 4 bir yanında zulme maruz kalan, öldürülüp hunharca katledilen namus ve şerefi yerlerde olan başka bir millet yoktur.
Bu nasıl bir hafsala ki sabah huzurlu bir şekilde kalkıp huzurlu bir şekilde yastığına başını rahat koymak istiyor.
Biz kendimize gelmez, kendi derdimizle derlenmezsek başkaları bizi kendimize getirecek ama çok geç olacak.
Allah ümmeti Muhammedin yardımcısı olsun