“İşte geldik gidiyoruz
hoşça kal kardeşim deniz
biraz çakılından aldık
biraz da masmavi tuzundan
sonsuzluğundan da biraz
ışığından da birazcık
birazcık da kederinden
bir şeyler anlattın bize
denizliğin kaderinden
biraz daha umutluyuz
biraz daha adam olduk
işte geldik gidiyoruz
hoşça kal kardeşim deniz…”
Kimiz, nereden geldik, nereye gidiyoruz? İnsanız, hayvan değiliz; kedi köpek, köstebek değiliz, konuşuyoruz. Allah bize dil, izan, akıl vermiş. Yanlışa nasıl gideriz? Dünyayı kan gölüne nasıl çeviririz? Merhametsizce nasıl davranabiliriz? Nasıl hırsızlık yapabiliriz? Nasıl adam öldürebiliriz? Nasıl başkalarının kuyusunu kazarız? Nasıl dedikodu yapabiliriz? Bile bile birine nasıl kötülük ederiz? Nasıl cinayet işleriz? Bir insanın hayatını bilerek nasıl söndürebiliriz ? Kötülükten yana değil, iyilikten yana tavır koymanın adıdır Kimlik Bilinci.
Hiç mutlu olmamış, dünyaya sadece acı çekmek için ufak bir gezinti yapmaya gelmiş olan birinin ölümü korkunç bir şeydir.
Bir gülümseyişinin anısını saklamak bile çok zor