Ki, nasıl, gelmeyeceğini bildiğini beklemen "bilgelik sevgin" idiyse, gelmişken uzaklaşıp, gidip de geri gelmeyeceğini bildiğini, gene, bekleyebilirsin aynı "bilgeliğin" sonradanki' biçimi olarak...
Bekle
Özlem, son'u en iyi bilen duygudur:
özlenen özleyenin yanındayken bile sona ermeyen özlem, gün gelip, özlenenin gidip, bir daha gelmeyeceğini de bilir- o, tam son'u, da, bilir
Özlem, son'u bilir - özlem, son'a, erer...
Gesualdo'nun bir madrigali, özlem çekenin yaşamı ile ölümü arasında kurabileceği bağlantıyı şöyle dilegetirir:
Onu görmezsem ölemem, onu görmeden yaşayamam.
Öyleyse ne ölüyüm, ne de bir hayatım var. Ey aşk tansığı, ah garip talih,
ne yaşamak yaşam, ne ölüm ölmek.
(Enis Batur çev.)
En temel özlem, özlenen (daha / henüz / hâlâ...) özleyenin yanındayken başlayan özlemdir - yoksa, özlenen daha özlenmemişken; henüz "burada"yken; hâlâ özleyenin yanındayken, duyulmayan özlem,
neye yarar ki...
Özlem, özleneni, özlenmesi gerekmezken de özlemektir.
Özlem çeken, daha, neler çektiğinin farkında bile değildir çekeceklerinin:
Ауışığını üç sokak lambasına; kıyısız denizi bir bardağa; batmış güneşi bir sigara ucuna, çekeceğinin...
Özlem, çeker-çektirir...