“Yaptıklarına karşılık çocuklarından teşekkür bekleyen (hatta bunu isteyen var çocuklarından)anne ve babaların tefecilerden kalır yerleri yoktur; faiz alabilsinler yeter ki, ana parayı elden çıkarma riskine seve seve katlanırlar.”
Çocukluk hep böyle değil midir? Hatıralar , hava ve zamanın etkisiyle yıpranmış, delik değişik olmuş bir sayfa biçiminde kalır. O zaman en etkili olan şeyler, hatıralar tablosunda en derin izler bırakır.
Kalbin bir köşesinde biraz gölge yahut güneşe , gündelik ziyanın dışında bir şeye ihtiyacı var Zeyno. İnsan gençliğinde kalbine ne kadar çok his ve hatıra biriktirirse o kadar geç ihtiyar olur. İnsana ekmekten, sudan fazla his lazım, yavrum.
Sully Prudhomme’un dediği gibi: “Aşktan ölenler ne cennete ve cehenneme gidebilirler.Onlar için ebediyet olmaz, onlar cennet ve cehennemi yaşamışlar ve ruhları heyecanlarına, coşkunluklarına sarf edilmiş, bitmiş, yok olmuştur.”