Daha dün ruhlarının yalnızlığında hasta odalarının loşluğunda çabucak ölmeyi arzulayanlar, başklarının yaşamını ve mutluluğunu görünce nasıl da yaşamak istiyorlar?
Aşkı hep kırla birleştirmiştir, iyi de etmişler: Mavi gök, kokular, çiçekler, meltemler, tarlaların ya da koruların gözler kamaştıran yanlızlığı kadar hiçbir şey çerçeveleyemez sevilen kadını.
Ama bir yüksek yosmanın aşkını gerçekten kazanmak başka türlü zor bir yengidir. Kendilerine söylenen sözcükleri çoktandır bilir, başvurulan yolları tanırlar, uyandırdıkları aşkı bile satmışlardır.
Arı bir genç kızın aşkını kazanmak, ona aşkın garip gizemini ilk gösteren insan olmak, büyük bir mutluluktur elbet, ama dünyanın en basit şeyidir.
Saldırılara alışmamış bir yüreği fethetmek, savunmasız, açık bir kente girmektir.
Çocuk küçüktür, ama büyük insan onun içindedir; beyin daracıktır ama düşünceyi içine alır; göz bir noktadan öte bir şey değildir, ama fersah fersah uzamları kucaklar.