Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Semih Doğan bir yorumu yanıtladı.
544 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Kafamda Bir Tuhaflık...
Veba Geceleri ile ilgili Youtube kanalımda kitap incelemesi yaptım. Okumak yerine dinlemeyi veya izlemeyi tercih ederseniz: youtube.com/watch?v=n69oAPG... Orhan Pamuk severek okuduğum bir yazar. "Meyve veren ağaç taşlanır," veya "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar," misali Orhan Pamuk yazdıkça onu
Veba Geceleri
Veba GeceleriOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20216,7bin okunma
··
1.897 görüntüleme
Yeşim okurunun profil resmi
Öne Çıkan Yorum
Tıpkı "Veba Geceleri" gibi dolu dolu bir inceleme yazmışsın. Eline sağlık Semih 🌿
Semih Doğan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Yeşim. Bir süredir kafam dolmuştu. Sanırım bir kısmını boşalttım bu vesileyle :)
Necip G. okurunun profil resmi
İncelemeni okurken aklıma yine o bilindik Afrika atasözü geldi: “Aslanlar kendi hikayelerini yazana kadar avcıların hikayelerini dinlemek zorundayız.” Tarihin ideolojik olarak okunup yazılması her dönem vardı ama son yıllarda bunun dizilere, sanata, edebiyata yansıması çok daha fazlalaştı. Tarih, tıpkı seks gibi ‘satan’ bir konuma yükselince herkes bundan payını almak için kendi meşrebince bir ‘ürün’ ortaya koyuyor. Orhan Pamuk maalesef artık özgür bir yazar değil. Nobel ödülü, onun prangası oldu. Benim Adım Kırmızı’yı yazarken gerçekten de mütevazi bir tarihçi gibiydi. Tarihi kurgulamanın en güzel örneklerinden biridir o roman bana göre... Ancak senin de okurken dikkatinden kaçmayan ve bizimle paylaştığın o tuhaflıklar çok da ‘mütevazi bir tarihçinin’ kaleminden çıkmış gibi görünmüyor. Yeni bir dizi yayına girdiğinde dizi konuşulsun diye başrol oyuncuları arasında hemen bir aşk dedikodusu çıkartılır ya, artık Pamuk’un da yeni bir roman yazdığında böyle bayağı yollara başvurduğunu düşünmeden edemiyorum. Kitaptaki bazı karakterlerin de bu PR sürecine katkı sunması için eklendiğine inanıyorum. Salgını anlatan bir romanın salgın döneminde piyasaya çıkmasına da tesadüf deyip geçmek bana biraz safça geliyor. Kısacası, masum değiliz hiçbirimiz deyip kapatıyorum bu bahsi:) Emeklerine sağlık değerli dostum. İncelemede öne çıkardığın konular ve sorduğun doğru sorular, fikir edinme sürecinde oldukça katkı sağladı. Selam ve sevgilerimle...
Semih Doğan okurunun profil resmi
Kesinlikle aynı fikirdeyiz Necip Abi. Biz okurlar kafamızı karıştıran, bizi yönlendirme amacı güden metinler görünce durup eseri sorgulamaya başlıyoruz. Bu zamana kadar Pamuk eserlerinde bunu hissetmemiştim; ama bu eser kafamı karıştırdı... Katkın için teşekkür ederim. Selamlar ve sevgiler :)
4 sonraki yanıtı göster
emine okurunun profil resmi
On kitabını okumuş " Veba Geceleri" kitabını da hemen almış ama daha okumamış Orhan Pamuk severlerden biri olarak😉incelemenizi muazzam buldum, kaleminize sağlık..Kitapları okumadan önce incelemelerini okumak tercihim değil ama bahsettiğiniz 'tuhaflık' kitap çıkar çıkmaz başladığı için bu kitapta kaliteli inceleme okumak şart oldu. Ama bu incelemenin üstüne artık inceleme okumam direkt kitap😉👌 Tekrar emeğinize sağlık...
Semih Doğan okurunun profil resmi
Orhan Pamuk ile ilgili profilimiz benzermiş Emine Hanım. Ben de 1 hafta önce başladım işte... İncelemeyi beğenmenize sevindim. Umarım siz de okuduktan sonra bir şeyler yazarsınız. Teşekkür ederim :)
Kaan okurunun profil resmi
Tarih, büyük ölçüde kurgudur. Zweig'ın yeni bitirdiğim kitabının bir bölümü, "Bizans'ın Düşüşü"ne ayrılmıştı. Aynı olaya farklı isimler vermemiz bile her şeyi özetlemiyor mu? Ancak ben bununla yetinmeyerek Zweig'ın anlatimindan manidar bir örnek vereceğim. "Konstantinopolis'te Latin serpuşu görmektense Türk sarığı görmeyi yeğlerim" diyen Lukas Notaras'ı, bilmeyenimiz çok çok azdır lakin Rumeli Hisarı yapılırken yıkılıp taşlarından faydalanilan kiliseyi veya şehir ele geçirildikten sonra Padişah II. Mehmet'in emri ve izniyle askerler tarafından 3 gün boyunca kıymetli tüm eşyalar dahil ve kadın, çocuk demeden her insanın yağma edilmesini bilenimiz oldukça azdır. Ama Fatih Sultan Mehmed'in Ayasofya'da korkan ahaliye meşhur söylevini yine bilmeyenimiz yoktur. Şimdi, eğer tarih kitaplarımızı baz alarak klasik bir Fatih Sultan Mehmed filmi çekerseniz, herkes sizi takdir eder, bilhassa yaşadığı muamma Ulubatlı Hasan'ın burçlara bayrağı diktiği an, 80 milyonun gözleri yaşlı, elinde oklavalarla "Allah Allah" nidalari attığını hayal edebiliriz rahatlıkla. Hatta halkımız malum, dramı sevdiği için dramı artirmak için tarihte olup olmadığına bakmadan kurguya bir de, Bizans imparatorunun savaş öncesi bir camiiyi kilise yaptığını eklediniz mi tadindan yenmez. Ve hatta bu yüzden, elinde oklavalarla Tofaş'ına atlayan bey babalar ve yiğit gençler bu kilise haline getirilmiş camiileri aramaya çıkabilir öfkeyle. Öte taraftan, bir romancı veya kurgucu, yıkılan veya yikilmaya yüz tutmuş ve dönemin kanunları gereği onarilmasi yasak olan kiliselerden veya camii haline getirilmiş kiliselerden mağdur olan kesim gözüyle bir roman ortaya çıkarırsa vay onun başına geleceklere! Hele hele 3 günlük yoğun yağma eylemini de detaylıca anlattı mı, memlekette ne kadar oklavali yiğit varsa soluğu klavyelerinin başında alarak klavye üstüne klavye bozarlar. Ama ben yine, tarih kitaplarimiza bakacak olursak eğer "milli kahramanimiz" sayılabilecek Lukas Notaras'a gelmek istiyorum. Onun bu eylemini bize ne kadar büyük, ozverili, adil bir davranış olarak gösterirler. Ancak bir Batılı olan Zweig açısından Notaras, iki kilisenin ve de düşmana karşı birlik olmak üzere olan Avrupanın bu birlik beraberliğini bozan bağnaz, tutucu biridir. Şimdi kolaylıkla Zweig'ın tarihi çarpıttığını, sacmaladigini iddia edebilirsiniz ancak sadece iddia edebilir ve bundan öteye gidemezsiniz. Her ne kadar tarihi gerçekler olarak gördüğünüz şeyleri "mutlak gerçekler" olarak kabul ediyor olsanız da, bu çoğunlukla öyle değildir. Nerede ve ne zaman doğduğunuzla ve kim olduğunuzla yakından alakalidir çünkü bu gerçekler. Ve kim olduğunuz da yine birçok açıdan nerede ve ne zaman doğdunuzla yakinen ilişkilidir. Tarihle ilgili sorularının bulunduğu paragrafin hoşuma gittiği için ben de bu konuda kısa bir şeyler yazmak istedim Semih, incelemen çok güzel olmuş, kalemine sağlık. :) Sonra, birkaç gündür bilhassa Twitter'da insanlar "Orhan Pamuk'u yakalim mi keselim mi yiyelim mi vs" gibi farklı metotlar üzerinde tartışıyorlar. Vay Atatürk'e hakaret edilmiş, dalga geçilmiş. Ben kitabı henüz okumadım ama bu iddialara dayanak olarak sunulan kısımları okudum. Bir kere bir romanın salt bir kesitini alıp bir sonuca varmak bence baştan mantıksız olsa da yine de salt bu kesitlere baktığım vakit ben hakaret falan görmedim. Dalga geçiliyor mu geçilmiyor mu ben ilgili kısımlardan (iddia edenlerin verdiği kısımlar bunlar sadece) iddia edenlerin ayaklandigi gibi bir durum sezmedim. Bunlara ek olarak, Atilla İlhan'ın zamanında Orhan Pamuk hakkındaki bir yazısına denk geldim. Soner Yalçın görse komplo teorisyenliginden emekliligini isterdi bu yazıdan sonra, üstada saygıdan. İnsanlar çok kolay büyük iddialarda bulunuyorlar ama altlarini doldurmaya gelince bunu, çok kolay galeyana gelen oklavalilara birakiyorlar. Başka zaman Kadir Mısıroglu vb isimlerden ve bunları destekleyen kesimden kanıt, belge vb isteyenler, iddia eden taraf kendi adamları olunca hemen kanıt, belge vb aramaz oluyorlar. Tarihi dizi, roman demişken buradan bir örnek vereyim; Yakın zamana kadar Kanal D'de, Kurtuluş Savaşı sürecini anlatan bir dizi vardı. Dizide herkes vardı neredeyse ama bir Mustafa Kemal Paşa yoktu. Arada sırada ondan bir telgraf, mektup vs veya onun bir fotoğrafı ortaya çıkarılıyor ve gözler yaşlanıyordu. Kimse de bu dizide neden Mustafa Kemal Paşa karakteri canlandırılmıyor diye sormuyordu. Bence bu durum, az önce mevzu bahis ettiğim kesimin nasıl da eleştirdikleri kesime benzediklerinin bir işaretidir. Bu noktada aklıma Falih Rıfkı'nin "Babanız Atatürk" adlı kitabı geliyor ama okumadım kitabı, sadece yazarin bu ismi neden verdiğini gördüm bir alintida. Ben bu ismi hoş bulmuyorum ve bir başka işaret olarak buraya koyuyorum. Son olarak, "Atatürk de eleştirilebilir tabii ki," sesleri de duyabiliyorum lakin herkes de biliyor ki, birisi Atatürk'ü eleştirince kendim de dahil, annemize babamiza sövülüyormuş gibi tepki veriyoruz ve mantıklı düşünemiyoruz; bu övünülecek bir şey değil ayrıca. En azından ben bu durumdan kurtulmaya gayret ediyorum. Nerede ve ne zaman doğduğuma karar veremiyorum ama en azından kim olduğumun yönünü elimden geldiğince ben belirlemeye çalışıyorum. Durum bu iken Atatürk'ün masumane bir mizah konusu yapmak bu ülkede oklavaları yemeye meydan vermek anlamına geliyor. Bunun övünülecek bir şey olup olmadığına da siz karar verin.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Bu zamana kadar seninle birçok konuda düşüncelerimizi paylaştık. Böyle bir yorum yapacağını tahmin etmiştim. Katılıyorum tüm yazdıklarına. Bakış açın o kadar doğru ki... Tabii benimkine uygun olduğu için “doğru” diyorum :)
2 sonraki yanıtı göster
fazi okurunun profil resmi
Semih inceleme çok iyiydi. Senin kafanda oluşan o tuhaflık bende de var. Yazdığın tüm detaylara katılmakla birlikte, kurgu tarih ve kurgucu Pamuk meselesine değinmene de ayrıca sevindim. Senin de fikirlerini aşağı yukarı bilsem de tam anlamıyla aydınlanmış oldum. Emeğine sağlık canım arkadaşım...
Semih Doğan okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Fazi. Okurken zaten düşüncelerimizi fazlasıyla paylaştık birbirimizle. Etkileşim halinde okumak güzeldi :)
Ayşe* okurunun profil resmi
Semih tespitlerin çok güzel, ağzına sağlık. Veba gecelerinin bu kadar ortalığa dökülüp, böylesine gündeme sürülmesindeki en büyük payın pandemi döneminde olmamız olduğunu düşünüyorum. Bunun da yayınevi ile alakalı olduğu geliyor nedense aklıma. Orhan Pamuk'un önceki kitaplarında sosyal medyanın bu kadar yaygın olmaması sebebiyle sanırım kendisini daha fazla izleme, görme fırsatı yakalıyoruz, ben bunu fırsat olarak görüyorum. Bir nedeninin de, belki de Orhan Pamuk'un popülerliğini görmek istemesi, bu fırsatı da kitabı çıkmışken değerlendirmek istemesi gibi de düşündüm. Bana iğreti gelmiyor, aksine memnuniyet duyuyorum. Siyasi kısımda da, Orhan Pamuk'un bir muhalif olabileceğine hiçbir zaman inanmadım. Belki hayalindeki karakterler olabilir ama birey olarak Nişantaşı'lı Orhan Pamuk'tan hükümete muhalif olabileceğini hiç sanmıyorum :) Orhan Pamuk romanlarında mevcut koşullardan beslenmeyi çok sever, saf ve düşünceli romancı'da bundan bahsetmişti, Atatürk gibi bir tarihi figürü eline almasının nesi garip onu da anlamadım ben. Salt düşmanlıkla yaklaşılırsa eleştirilecek bir sürü şey bulunur, ama biz onun maharetli bir kurgu ustası olduğunu biliyoruz. Bizi yine şaşırtmadığı için ben memnunum, seni de öyle görüyorum. Ağzına sağlık tekrar.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Ayşe. İlk paragrafta yazdığın gibi bir durum olabilir belki; ama ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Biraz daha art niyetliyim sanırım :) İkinci paragrafına katılıyorum. Fakat okuyup bitirdiğinde bence sen de bana yakın düşüncelerde olacaksın. Çünkü biraz şaşırtıcı benzerlikler ve karşılaştırmalar var kitapta :) Tekrar teşekkürler. Yorumunu görmek beni mutlu etti.
1 sonraki yanıtı göster
Demet okurunun profil resmi
Eline sağlık Semih. Kitabı henüz bitirmedim, ancak gayet beğendim. Son paragraflarda değindiklerine göz gezdirdim kitabı bitirmediğim için, yalan yok. 🤪Spoiler vermemişsindir sen, ama tadı kaçmasın okuduğumun. :)) tekrar eline kalemine sağlık.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Spoiler yok bence ama kitaptan bahsediyorum sonuçta :) Karar senindir Demet. Teşekkür ederim. Sen de inceleme yazınca tokuştururuz incelemeleri :))
2 sonraki yanıtı göster
Melike Sena okurunun profil resmi
Semih o kadar güzel bir inceleme olmuş ki... Emeğine sağlık arkadaşım.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Melike. Beğenmene sevindim...
12 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.